Kimi zaman hepimizin beli aralıklarla ölüme düşüncesine kapıldığı zamanlar oluyor bununla beraber Ölüm korkusu insanların hayatına derin şekilde yerleşen bir histir ve kültür, yaş ve inanç sistemleri ile bağlantılı olarak var olur. Korku, koruyucu bir mekanizma olarak hizmet ederken ölüm fobisi genellikle bilinmeyen hakkında varoluşsal soruları ve endişeleri tetikler. Edebiyat, felsefe ve psikolojide incelenen bu korkuyu anlamak, insanın durumuna ve yaşamda anlam arayışına bir bakış sunar. Genelde bu düşünce yaa çok yakınını kaybettiğinde yada ölüme tanıklık etiğinde bu duygu ve düşünce bilinç altımıza yerleşir. Ölüm, yaşamın eşiğinin ötesinde bulanık ve belirsiz bir alanı temsil eder. Ölümün ardından neler olacağına dair belirsizlik, kaygıları tetikler ve kaçınılmaz olan korkuyu oluşturur. Ölümün bilinmezliği, varoluşun anlamı ve ötesinde neyin olduğuyla ilgili soruları tetikler ve endişeleri artırır. Her canlı yaşamı boyunca sonsuza kadar yaşmak ister fakat diğer taraftan da ölümden sonra ki hayatı merak eder durur.
Dini inançlar, ölümle ilgili algıları ve tutumları şekillendirmede önemli bir rol oynar. Enbiya suresi 35. ayette şöyle deniliyor. Her can ölümü tadacaktır, yani dünyada kimsenin kalıcı olmadığının herkes zamanı gelince ölümü yaşayacaktır. Yaşarken ölümlere tanıklık ederken kişi üzerinde derin izler bırakır. Sevdiklerinin ölümünü görmek veya yaşamı tehdit eden durumlarla karşılaşmak gibi kişisel deneyimler, ruhsal travmalara yol açarak ölüm korkusunu yoğunlaştırabilir ve pekiştirebilir. Bu deneyimler, ölümlülüğün keskin hatırlatıcıları olarak endişeleri artırır.
Ölüm korkusu yaşayan bireylerde görülen en belirgin belirtiler anlık bir tehdit olmasa bile kişiler sürekli kaygı ve huzursuzluk hissederler. Bu kaygı genel korku hissi olarak veya kişinin kendi ölümlülüğü ile ilgili belirli endişeler olarak ortaya çıkabilir. Bu korkularla baş edebilmek için, ölüm korkusu, bireyleri ölüm veya ölümlülükle ilgili durumlardan veya konuşmalardan kaçınmaya yönlendirebilir. Bireyler, hastaneler veya mezarlıklar gibi ölümle ilişkilendirilen yerlerden de kaçınmalıdırlar. Sürekli matem havası olan durumlardan kaçınmaları gerekir. Eryada geç hepimiz ölümle yüzleşeceğiz fakat yaşarken sürekli her an ölümü düşünmekte insanı her an ölündürmekten başka bir işe yaramamaktadır.