Narin Güran cinayeti davasında savcı tutuklu sanıkların suçu müşterek işlediğini belirterek 4 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Duruşmada gerginlik yaşandı, salon boşaltıldı.
Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada ikinci duruşma başladı.
8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi’ne getirildi.
Diyarbakır Adliyesi önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu.
Baba Arif Güran, “müşteki”, 1’i tutuklu 3 kişi “tanık”, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da “müşteki kurum” sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, beraberindeki heyet ile Narin Güran cinayeti davasının ikinci duruşmasına katıldı. Heyet, kendileri için ayrılan bölümde oturdu. AK Parti Adıyaman Milletvekilli Mustafa Alkayış, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ve Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da duruşmaya katıldı.
Mahkeme Başkanı, duruşma öncesinde “Herkes saygılı olacak. Güran ailesi, ilk duruşmada yaptığı gibi saygısızlık yaparsa, komple dışarı çıkarılacak” diye uyarı yaptı.
‘SALİM GÜRAN HER ZAMANKİ GİBİYDİ’
Tanıkların kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, 15 yaşındaki tutuklu Salim Güran’ın işçisi Ramazan A., pedagog eşliğinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifade verdi. Sanık Ramazan A., Narin Güran’ın kaybolduğu 21 Ağustos günü neler yaptığını anlattı. Salim Güran’ın o gün tarlaya geldiğini aktaran Ramazan A., şunları söyledi:
“Her gün nasılsa o gün de aynıydı. Suyumuzu açar kapatırdık. Köye gittiğim saati hatırlamıyorum. Tarlaya gittik. Salim Güran da tarlaya geldi. Olay günü sabah 08.00-09.00 gibi geldi yanımıza. Bir saat kaldıktan sonra gitti. Daha sonra saat 15.00-16.00 gibi Salim tarlaya yanımıza geldi. Oturduk biraz, çay yaptık. Babamı aradı Salim. Babam da kendisine yemek yiyip geleceğini söyledi. Ben ve Salim Güran çay içerken babam yanımıza geldi. Salim Güran her gün nasılsa o günü de öyle görünüyordu. Babam yanımıza geldiğinde ona da çay doldurdum. Daha sonra Salim üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı. Kıyafetlerinin kirli olduğunu söyledi. Akşam 18.00 gibi de ben, Salim ve babam yemek yapıp yedik. Birisi Salim Güran’ı o sırada aradı. Kim olduğunu hatırlamıyorum. ‘Kız kaybolmuş’ dediler. Salim, araca binip gitti babamla. Onlar gidince ben ve kardeşim tarlada kaldık.”
Mahkemede, Ramazan A.’ya Salim Güran ile telefon görüşmesine ilişkin soru sorularak ses kaydı dinletildi. Ses kaydına ilişkin Ramazan A., “Mısır tarlasındaki fıskiyeler yere düşüyor. Onu konuşmuşuz. Orada bir fıskiye düşmüş. Onu söylemiş. Olay günü mü konuştuk hatırlamıyorum. Sadece o gün aramadı, her zaman arardı” dedi.
ÇELİŞKİLİ İFADELERİNE YANIT VERMEDİ
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, Ramazan A.’ya “Tutuklandığında tutulan bir tutanakta Salim’e küfür ederek ‘Senin yüzünden başımız belaya girdi. Komutanım Salim geldiğinde kıyafetleri kirliydi ayakları ıslaktı’ demişsin ve ağlamışsın. Neden böyle yaptın” diye sordu. Ramazan A., “Komutanlar karakolda sorduğunda ayakları ıslak olduğuna dair sorularına ‘Yok’ demiştim. Ben böyle bir şey demedim. Salim’in ayaklarına fazla bakmadım ama normaldi. Fazla dikkatimi çekmedi” sözleriyle yanıt verdi.
Ardından Mahkeme Başkanının, “‘Salim 15.00-16.00 gibi yanımıza geldi’ dedin. 15.52 gibi telefon görüşmen oldu. Neden aramış? Yanında olduğunu söyledin. Çelişkiyi gidermek için soruyoruz” demesi üzerine Ramazan A. “Salim Güran bir kez kıyafetini değiştirmek için eve gidip geldi. 15 dakika sürdü. Bu saat 18.00 gibiydi” dedi.
Ramazan A.’ya daha sonra duruşma savcısı soru yöneltti. Savcının, “Salim ile 15.52’de telefon görüşmeni hatırlıyor musun? Babanı iki kez aramış. Buna ilişkin ne diyorsun” sorusu üzerine Ramazan A., “Salim 15.00-16.00 gibi yanımdaydı. Hatırlamıyorum. Tahmini olarak söylemişim. Saatleri net hatırlamıyorum” dedi.
Mahkeme Başkanı, Ramazan A.’ya, “Salim yanına geldikten sonra ne zaman aradı” diye sordu. Ramazan A. ise “Yanıma gelir gelmez babamı sorarak aradı” diye yanıtladı.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ise Ramazan A.’ya, “Soruşturma aşamasında herhangi bir telkinde bulunuldu mu? Saatler konusunda sana uyarılarda bulundular mı” sorusunu yöneltti. Ramazan A., “Kimse bana bir şey söylemedi. Saat konusunda kimse uyarıda bulunmadı” yanıtını verdi.
Eren’in, o gün Salim Güran’ın kıyafetini değiştirip, değiştirmediğini sorması üzerine de Ramazan A., “Üzerindeki kıyafetleri net hatırlamıyorum” dedi.
‘BENİ BİR KERE DÖVDÜLER’
Duruşmada söz alan Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, kötü muamele görüp görmediği sorusu üzerine, “Beni bir kere dövdüler. Bir komutan, ‘Bunu dövmeyin bunun suçu yok’ dedi. Birisi arkamdan vurdu, nefesim kesildi” diye konuştu.
AHMET AKGÜN TANIK KÜRSÜSÜNDE AĞLADI, MAHKEME BAŞKANI SAKİNLEŞTİRMEYE ÇALIŞTI
Ramazan A.’nın ardından tanıklardan Tavşantepe Mahallesi’nde çobanlık yapan ve Narin Güran’ın cansız bedeninin bulunmadan bir gün amca Erhan Güran’ın evinde yapılan toplantıya katılan Ahmet Akgün ifade verdi.
Akgün toplantıda, Narin’in kaybolmasına yönelik, “‘Ben bir şey görmedim’ dedim. Ama bana biri vurdu. Allah hakkımı bırakmasın” ifadeleri kullandı ve ardından gözyaşı döktü. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, Ahmet Akgün’ün yanına gidip müdahale etti ve peçete verip, sakinleştirmeye çalıştı.
“Sen Enes’in kız getirdiğini gördün mü” sorusuna Akgün, “Ben görmedim. Olay günü Enes’i Erhan’ın evinde görmedim. Şerefim ve namusum üzerine bir şey görmedim. Nevzat ile Salim kardeş gibiydi. Ben Narin’e ne olduğunu görmedim ve duymadım” diyerek yanıt verdi.
Savcı ise Akgün’e, “Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum. Enes ismi çok duyuluyor. O videoda Enes ismi geçiyor. Neden ısrarla ‘Duymadım’ diyorsun” diye sordu. Akgün, “Kendi aralarında demişlerdir belki” diye yanıt verdi. Savcının tekrar, “Yanında ne konuştular? Enes’i gördün mü diyeceklerine, neden Enes’le seni yüzleştirmediler” sorusuna ise Akgün, “Neden toplantıya çağırdıklarını bilmiyorum” dedi.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren, Ahmet Akgün’e “Biri sana orada ‘Konuş eşeğin oğlu, konuş’ diyor” demesi üzerine Akgün, “Ben garibanın tekiyim, okuma yazma bilmiyorum. Siz benden ne istiyorsunuz Allah aşkına” diyerek tepki gösterdi.
Ardından Mahkeme Başkanı, kürsüden inerek Ahmet Akgün’ün yanına gidip, “Biz sana Narin’i gördün demiyoruz. Bize ‘Böyle bir aile toplantısı olmadı’ demişlerdi. Ama böyle bir video geldi. O konuşmalarda bir senaryonun peşinde oldukları gibi görünüyor. Bunu soruyoruz, orada ‘Enes’ diyorlar” dedi. Ahmet Akgün, “Ben duymadım Enes’i. Allah hakkımızı bırakmasın” deyip bir kez daha ağladı. Mahkeme Başkanı da “Allah kimsenin hakkını bırakmasın” ifadeleri kullandı.
Savcı ise Akgün’den doğruları anlatmasını ve korkmamasını, onu koruyacağını söyledi ancak Akgün bir şey bilmediğini söyledi.
MAHKEME BAŞKANINDAN TEPKİ: BİZDEN BİR ŞEY GİZLİYORSUNUZ
Duruşmada, Narin’in cansız bedeninin bulunduğu bir gün önce evinde aile toplantısı yapılan amca Erhan Güran da tanık olarak ifade verdi. Güran, ifadesinde çoban Ahmet Akgün ile yaşadığı olayı şu sözlerle aktardı:
“Biz çocuğu kaybolan bir aileydik. Saat 18.00 gibi köye gelirken Ahmet’i çağırdım. ‘Sen bir şey gördün mü’ diye sordum. Bunun üzerine Ahmet kaçınca peşinden gittim. Kapıyı açamayınca duvardan atladı. Bu şüpheli hareketleri nedeniyle jandarmaya bilgi verdim. Bir gün sonra evime çağırdım. Ahmet’in şüpheli hareketleri nedeniyle eve çağırıp soru sorduk. Ahmet bir şey biliyor mu, bilmiyor mu diye sorduk.”
Enes’in bir kızla görüldüğü iddialarıyla ilgili amca Erhan Güran, “O söylenen kız benim kızım. Kızımın Enes ile ahırda olduğu söylendi. Ama benim kızımın çarşıda alışveriş yaparken görüntüsü var. Yeter artık namusumuzla uğraşmasınlar. Bizi kızımızı öldürmekle artık itham etmesinler” dedi.
“Enes, neden toplantıda yoktu” sorusuna ise Erhan Güran, “Bilinçli bir toplantı değildi, Enes’in ise nerede olduğunu bilmiyorum” diye yanıt verdi.
Aile toplantısında çoban Ahmet Akgün’ün dövüldüğü iddialarıyla ilgili de Erhan Güran, şunları söyledi:
“Arkaya gittim çobanla konuştum, bana ‘İsa’yı ve bir kadını gördüm’ dedi. Ama çoban yalan söyledi. Çok dövmedik. Bir iki tokat atıldı. Ben çobana vuranlara da kızdım. Biz bir senaryo kurmadık, Güran ailesi olarak bir senaryonun içindeyiz. Güran ailesine bir senaryo kuruldu.”
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, “Bir senaryo peşindesiniz gibi görünüyor” dedi. Erhan Güran se, “Yeter artık bu namus namus nedir ya. Benim kızımın ahırda olduğunu iddia ediyorlar. Biz şüpheli hareketleri için çobanı çağırdık” dedi.
Mahkeme Başkanı, bu kez, Erhan Güran’a “Geçen celse sordum, başka biri geldi mi diye? Niye söylemediniz bu çobanı” sorusunu yöneltti. Erhan Güran ise “Aklıma gelmedi” diye yanıt verdi.
Ardından Mahkeme Başkanı, “Bırak Allah’ını seversen hepinize sordum. Hiçbir şey söylemediniz. Siz bizden bir şey gizliyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Güran, çobanın şüpheli hareketlerinden dolayı sorguladıklarını belirterek, bir art niyetlerinin olmadığını öne sürdü.
ARİF GÜRAN: TOPLANTI İÇİN DEĞİL, YEMEĞE GİTTİK
Erhan Güran’ın ardından Narin’in babası Arif Güran tanık olarak dinlendi.
‘Aile meclis toplantısına’ ilişkin Arif Güran, “Ahmet’in kamera açısında ben de vardım. Biz oraya toplantı için gitmedik, yemek için gittik. Ahmet konusu açıldı, ‘Belki bildiği vardır’ diye çağırdım. İsa Narin’i saat 18.00’de köyde gördüğünü söyledi, Ahmet de 18.00’de köye gelmişti, onun için çağırdık” dedi. Mahkeme başkanının toplantıda Enes’in neden olmadığını sorması üzerine baba Güran, “Planlı bir şey yoktu. Namazdan çıkınca yemeye çağırdılar. Ben, kızım nasıl kayboldu, bunun derdindeydim” dedi. Mahkeme başkanının “Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı” sorusuna Arif Güran “Havalimanı kamerası bozukmuş. Bütün arıza benim kızımın mı başına geldi?” karşılığı verdi.
NEVZAT BAHTİYAR: BİLMİYORUM, HATIRLAMIYORUM
Ardından sanık kürsüsüne Nevzat Bahtiyar geldi. Mahkeme başkanının sorularına, Bahtiyar şöyle cevap verdi:
-Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?
Bahtiyar: Yok.
-Eklemek istediğin bir şey var mı?
Bahtiyar: Yok.
-Geçen celse dışında söylemek istediğin bir şey var mı?
Bahtiyar: Hayır.
– Narin’i sen mi öldürdün?
Bahtiyar: Hayır.
Nevzat Bahtiyar, avukatların sorularına ise şöyle yanıt verdi:
– (Olay günü) Oğlun Muhammed evde miydi?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
– Salim, oğlunun hangi futbol okuluna gittiğini nereden biliyor?
Bahtiyar: Bilmiyorum, kaydetmedim. Büyük oğlum onu kaydetti, ben bilmiyorum.
-Salim bunu bilebilir mi?
Bahtiyar: Bilmiyorum.
– 28 Ağustos’ta ne yaptığını hatırlıyor musun?
Bahtiyar: Üzerinden 4 ay geçmiş, hatırlamıyorum.
-Oğlun, cesedi ahırın yan tarafından bırakıldığını nereden biliyor?
Bahtiyar: Ben kimseye söylemedim.
-Ona cezaevinde anlattın mı?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
-Narin’in bulunduğu gün köye gittin mi?
Bahtiyar: Hayır.
-Kamera kayıtlarında Salim’in köydeki ilişkileri soruluyor. ‘Orada yok’ diyorsunuz. Ancak daha sonraki açıklamalarda var diyorsunuz?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
-Narin’in cenazesini alıp evden çıktın, sonrasını anlatır mısın?
Bahtiyar: Ben cenazeyi aldım, araca bıraktım. O sırada Salim geldi, battaniyeyi aldı. O sırada nereye gittiğini bilmiyorum.
-O araç neredeydi?
Bahtiyar: Bilmiyorum.
-Narin’in çantasını dereye götürme esnasında açtın mı?
Bahtiyar: Hayır, sadece kemerini aldım, torbayı bağladım.
– Olay günün Necmettin Kaya ile 00.30’da telefonla görüştünüz. Ne konuştuğunuzu hatırlıyor musunuz?
Bahtiyar: Hayır.
– ‘Salim aracıyla cami yolunu kullanarak geldi, battaniyeyi orada teslim aldı’ dediniz. Bunu açıklayın.
Bahtiyar: Cami yolundan geldi. (Haritadan gösterilmesinin istenmesi üzerine) Hatırlamıyorum. Uzunbahçe tarafına olay günü dışında gitmedim.
-Narin’in raporunda iç çamaşırında PSA bulunmuş. Sperm öncesi bir bulgu.
Bahtiyar: Ben öyle bir şey yapmadım. Narin’in üzerine bir taş bıraktım.
-Orada 38 dakika ne yaptınız?
Bahtiyar: İlk önce ip aradım. Çuvalın ağzını kapatmak için bekledim. Çuvalın içindeki kancayı ben koymadım, beni takip etmiş olabilirler.
-Siz bu cinayeti Salim Güran’ın işlediğini ve ailenin de size iftira ettiğini mi düşünüyorsunuz?
Bahtiyar: Salim, kendi ağzıyla bana Narin’i öldürdüğünü söyledi. Bana niye iftira attıklarını bilmiyorum.
SALİM GÜRAN: BU ADAMIN SORULARINA VERECEK CEVABIM YOK
Narin Güran’ın amcası Salim Güran kürsüye çağırıldı. Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz’ın sorusuna Salim Güran, “Bu adamın eşi bu katilin karısıyla fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmış, bu adama benim verecek cevabım yoktur” dedi ve avukatın sorularına yanıt vermedi.
Ardından anne Yüksel Güran kürsüye çağrıldı. Mahkeme Başkanının “Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?” sorusuna Yüksel Güran, ” Narinin katilini istiyorum” yanıtı verdi. Ağabey Enes Güran kürsüye çıktı. Mahkeme Başkanının “Söylemek istediğin bir şey var mı?” sorusuna Enes Güran, “Yok” yanıtı verdi.
Duruşmaya saat 15.30’a kadar ara verdi.
SAVCI MÜTALAASINI TEKRAR ETTİ
Tanık ifadeleri ve sanıkların açıklamaları sonrası Mahkeme Başkanı, savcıya mütalaada değişiklik olup olmayacağını sordu. Savcı “Takdir mahkemenindir, bizim ekleyeceğimiz bir şey yok” dedi.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTEDİ
1 buçuk saatlik molanın ardından mahkeme tekrar başladı. Savcı 14 sayfalık mütalaasını okudu. Mütallaada tutuklu 4 sanığın suçu iştirak halinde işlediğini belirtti. Narin’in boğularak öldürüldüğü ifade edildi.
Narin Güran cinayetinde esas hakkında mütalaasını tekrar eden savcı; amca Salim, anne Yüksel, ağabey Enes Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında “iştiraken öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talep etti.
‘NARİN’İ MÜŞTEREK OLARAK BOĞARAK ÖLDÜRDÜLER’
Savcının mütalaası: “28/11/2024 tarihli ulusal kriminal büronun raporu ile de desteklenen ahır-ev bölgesinde olay saatinde gerçek-canlı hareketleri mevcut olup Narin Güran’ın da ahır-ev bölgesine ulaştığının belirlendiği bu bağlamda sanıkların olayın sonuna kadar zaman ve mekan birlikteliği içerisinde oldukları ve bu eyleme taraftar olmadıklarını gösterecek şekilde engelleyici bir irade ortaya koymadıkları gibi fikir ve eylem birlikteliği içerisinde hareket ederek bildikleri gerçeği açıklamamak suretiyle Narin Güran’ın öldürülme saikinin kesin bir şekilde belirlenememesine sebebiyet vererek iştirak iradelerini ortaya koydukları, kasten öldürme suçunun işlenmesinde suçun icrasını kolaylaştırma iradeleri yanında suçun işlenmesi sonrasındaki tutumları da göz önüne alındığında Narin Güran’ı boğmak suretiyle ölümüne sebebiyet verdikleri ve üzerlerine atılı suçu müşterek fail olarak işledikleri anlaşılmakla, yukarıda izah olunan nedenlerle üzerlerine atılı ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçunu işleyen sanıklar Enes Güran ve Yüksel Güran’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu 82/1-d,e, 53/1 ve 63. sevk maddeleri uyarınca, sanıklar Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın eylemine uyan Türk Ceza Kanunu 37/1 maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanunu 82/1-e, 53/1 ve 63’üncü sevk maddeleri uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına…”
VİDEODAKİ KİŞİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Mütalaada ayrıca 27 Kasım’da dava dosyasına sunulan ve Van Kriminal Şube Müdürlüğü’ne gönderilerek ilgili videoların ses iyileştirilmelerinin ve söz konusu konuşmaların Türkçe tercümesi yapılmak üzere rapor talep edilen Erhan Güran’ın evindeki kamera görüntüleriyle ilgili olarak da “Şahsın ikametindeki kamera görüntülerinde yer alan kişilerin eylemlerinin kasten yaralama, tehdit, suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçları yönünden suç ve suç unsuru teşkil ettiği değerlendirildiğinden Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa olunur” ifadeleri kullanıldı.
Mütalaanın ardından savunmalara geçildi.
DURUŞMADA GERGİNLİK ÇIKTI, SALON BOŞALTILDI
Mütalaanın açıklanmasının ardından salonda gerginlik yaşandı. Aile yakınları “adalet” diye bağırdı. Salon boşaltıldı. Duruşmaya 45 dakika ara verildi.
Gazeteci Rojda Altıntaş’ın aktardığına göre, yeniden başlayan duruşmada konuşan Mahkeme Başkanı, “Bir konuda anlayış bekliyorum. Bugünden itibaren aile yakınlarını salona almayacağız çünkü ben onları iki kez uyardım” dedi.
Ailenin salondan çıkarılmasına itiraz eden Enes Güran’ın avukatı Mustafa Demir, “İtiraz eden amcanın sağlık sorunu var. Diğer aile üyeleri saygısızlık etmedi. İtiraz ediyoruz, aksi takdirde duruşma komple kapalı yapılsın” ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı ise “Gereği düşünüldü. Hüseyin Güran’ın tepkisinin ardından, salonun boşaltılması talebim üzerine ‘Bizi kimse salondan çıkaramaz’ söylemleri nedeniyle, salonda olmalarını istemiyoruz. Yarın tekrar konuşuruz” yanıtını verdi.
ARİF GÜRAN’IN AVUKATI: FAİLİN İRDELENMESİ LAZIM
Söz alan baba Arif Güran’ın avukatı “Bu baba, evladını nasıl kaybetti? Evet, boğularak öldürüldü. Ancak kimin öldürdüğünü bilmiyor. Arif Güran, kızının adaleti için mücadele veriyor. Burada tanıklık ettiğimiz acı ile ailesinin çektiği acı aynı değil. Söylediklerindeki kıymetli şeyleri es geçmememiz gerekiyor. Bugün yaptığımız yargılamanın neticesinde birilerinin ceza alması mı, yoksa adaletin tecelli etmesi mi daha önemli? Burada yargılanan sanıklar bu olayın failleri mi? Adalet tecelli edecekse bunların irdelenmesi lazım” dedi.
“Bir hırsız, elindeki mücevheri gömüyor, sonra ‘Ben çalmadım, başkası verdi’ diyor. Burada yargılananlar biri anne, biri amca, biri ağabey… Hakikaten çok çirkin ithamlarda bulunulan bir ortama dönüştü. Bu normal bir yargılama değil” diyen avukat, “Bir annenin, bir ağabeyin kendi çocuğunu öldürmesinden bahsediliyor. Muhtemelen insanlar unutacak ama biz unutmayacağız. 20 yıl da geçse, burada yapılan yargılamaları unutmayacağız. Biz herkesi susturmak istiyoruz. Diyoruz ki, ‘Narin katledildi, 4 kişiye ceza verdik’. Bu mu olay? Eğer adalet tecelli edecekse, bu 4 sanığın ne işlediğini açıkça bilmemiz lazım” şeklinde konuştu.
AVUKAT IŞIK: MÜTALAAYA İŞTİRAK EDİYORUZ
Diyarbakır Barosu’ndan avukat Asya Cemre Işık, savcının mütalaasına katıldıklarını söyledi.
Işık, “Narin’in acısını yüreğinde hisseden herkese başsağlığı diliyorum. Umarım davadan çıkan sonuç neticesinde hakkını teslim edebiliriz. Buraya gelen her tanık ‘Görmedik, bilmiyoruz’ dediler. Bu nedenle iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına iştirak ediyoruz” dedi.
Diyarbakır Barosu’ndan avukat Aydın Özdemir ise “Enes Güran toplamda 8 farklı beyanda bulundu. Dosyada Enes Güran’ın ilk beyanı incelendiğinde, her iki beyanında da ‘16.30’dan itibaren kardeşimi aramaya başladım’ diyor. Ancak 29’unda saati bir anda 18.00’den sonraya çekiliyor. Sayın Başkan, bu 5 günde ne değişti? Sıcağı sıcağına yapılan ilk beyan gerçekse, neden bir anda beyanını değiştirdi? Bize göre bu değişiklik basit bir karışıklıktan ibret değildir. Gözündeki morluk için önce ‘Kendim zarar verdim’ diyor, sonra ‘Mısır tarlasında da olabilir’ diyor. Ancak aradan 3 gün geçmiş olmasına rağmen, bu belirgin izi net bir şekilde açıklayamıyor. Bu, hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. Buradaki açıklamanın da itibar edilmesi gereken bir beyan olmaması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ENES GÜRAN’IN CİNAYET EYLEMİNE DOĞRUDAN KATILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ’
Amca Fuat Güran’ın eşi Hediye Güran’ın ifadesine değinen Özdemir konuşuyor, “Aile, özellikle Enes’i bu olaydan uzak tutmaya çalışıyor. Hediye Güran, ‘Enes evde uyuyor’ diyordu. Ancak Enes, kolluk ifadesinde Hediye’den hiç bahsetmiyor. Daha sonra Hediye’yi işin içine katıyor. Bize göre Hediye Güran, Enes’e tanıklık etmesi için özellikle getirildi. Kardeşi ile konuştuktan sonra, ‘Abican kimseyle konuşma, kendine dikkat et’ diyor. ‘Camiye giderken onu öptüm, bir şey olur mu?’ diyor. Bunlar spontane söylenmiş cümleler değil. Enes, yine cezaevinde görüşmesinde ‘Ağabey babama söyleyin, avukata söyleyin, gönderiyorsa göndersin’ diyor. Burada şüpheli bir beyan var. O toplantılarda en çok kullanılan kelime Enes. Çoban inkar etse de, o köyde yaşayan biridir. Bir şey söyleyeceğini zaten beklemiyorduk. Biz, Enes Güran’ın bu dosyada cinayet eylemine doğrudan katıldığını düşünüyoruz” dedi.
Narin’in cesedini gömdüğünü söyleyen Nevzat Bahtiyar’ın telefon kayıtlarını hatırlatan Aydın Özdemir, “Nevzat, cesedi gömen kişi. Nevzat, kardeşi Vecdi Bahtiyar ile Salim Güran telefonla görüşüyor. Hadi Nevzat aradı, peki Vecdi neden Nevzat’ı arıyor? Bu sıralamalı aramalar ile aşamayı yönlendirmişlerdir. Eğer o gün Narin’in cansız bedeni bulunmasaydı, bugün belki bu yargılamayı yapamazdık. O gün bulunmamış olsaydı, dünyadan 8 yaşındaki Narin silinip gitmiş olacaktı ve kimsenin umurunda olmayacaktı. Tüm sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
‘FISKİYEDEN BAHSEDİLSEYDİ, BÖYLE GİZLİ KONUŞULMAZDI’
Diyarbakır Barosu’ndan avukat Erdem Kaya, amca Salim Güran’ın Mehmet Selim Atasoy ve Ramazan Atasoy’la görüşmelerini şüpheli olduğu belirtti. Kaya, şunları söyledi:
“Salim Güran, tam 7 kez beyanda bulunuyor. İfadelerini değiştirdiğini görüyoruz. Sanığın, Mehmet Selim Atasoy ve Ramazan Atasoy ile yaptığı görüşmelerde, ‘Senin bir şeyin düşmüş’ konuşmasından bahsediliyor. Eğer iddia edildiği gibi mısır tarlasındaki fıskiyeden bahsedilseydi, böyle gizli konuşulmazdı. Ramazan daha sonra Salim’i arıyor ve ‘Bir araç girmiş buraya yol üstünde’ diyor. Daha sonra ‘Gitti mi?’ diye soruyor, Salim ‘Evet, gitti’ diyor. Biz bu konuşmalardan, Mehmet Selim Atasoy ve Ramazan Atasoy’un belki de gözcülük yaptığını düşünüyoruz. Yine, Ramazan Atasoy’un tutuklandıktan sonra Salim’e küfür ettiğini biliyoruz. Ayrıca, ‘Üzerinde temiz kıyafetleri vardı, her iki ayağı suyun içine girmiş gibi ıslaktı’ diyor. Bunu neden söylediğini duymak isterdik ama Ramazan böyle bir şey söylemediğini ifade ederek konuyu kapatmıştır.
Kamera kayıtlarında, cesedin olduğu yere gelen kişinin yine Salim Güran olduğu belirlenmiştir. Salim Güran’ın kontrol için gittiği açıktır. Şimdi Nevzat ile Salim’in ilişkilerini biliyoruz. Aynı köyde, bu kadar yakın ilişkide olan iki arkadaşın birbirlerini hiç görmemeleri veya hiç aramamalarını hayatın olağan akışına aykırı buluyoruz. İştirak halinde hareket ettikleri, bu durum açıldıkça daha net şekilde görülmektedir.”
Saat 19.00’da duruşmaya 30 dakika ara verildi. Ara sonrasında Mahkeme Başkanı, sanıkların bugün dinlenmeyeceğini söyledi.
‘YÜKSEL GÜRAN YANILTICI BEYANLARDA BULUNDU’
Anne Yüksel Güran’ın 7 kez ifade verdiğini hatırlatan avukat Erdem Kaya, “Cinayet saatinde, evde hayatın normal seyrine dair yanıltıcı beyanlarda bulunmuştur. Sanığın, müşteki olarak ve şüpheli olarak verdiği ifadelerde, Hediye Güran ile birlikte olup hayatın olağan akışı izlenimi vermeye çalıştığı belli olmuştur. Ayrıca, jandarma personeline ‘Oğlum Enes için ne yapabiliriz?’ dediği belirtilmiştir. Mor eşarba ilişkin yanıltıcı beyanlarda bulunmuştur. Bu durum, cinayetin gizlenmeye çalışıldığını açıkça göstermektedir” dedi.
Mütalaa üzerine konuşan eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, “Ben avukatlık hayatım boyunca, delillerin sosyal medya ve TV programlarında tartışıldığına tanık olmadım. Peki Diyarbakır Barosu bunu hiç yapmadı mı? Yaptık. Zaman zaman kamuoyunda açıklamalarda bulunduk. Ama taraflara ilişkin bir suçlama yöneltmedik. Sosyal medyaya tweet atayım, TV programlarına çıkayım diye düşünüp mahkeme heyetinin bir karar vereceğini beklemedik. Yargı bu değil” dedi.
“Diyarbakır Barosu üzerinden bu davayla ilgili algı oluşturmaya çalışıldı” diyen Eren, “Güran ailesini hiç tanımıyorum. Ama Diyarbakır Barosu’nun bir hafızası ve tecrübesi var. Bu cinayetlerden edindiğimiz tecrübe şu: Aileyle ve köyle hiçbir temas kurmayın. Çünkü bu cinayetlerde, maalesef ailelerin kendi sosyal çevrelerinde zaman zaman şüpheli ya da sanık olarak ceza aldıklarını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Güran ailesiyle görüşmesini anlatan Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
HALA BAROYA ETİKET YAPIŞTIRMAK İSTEYENLER OLUYOR: Televizyonlara çıkıp hala Diyarbakır Barosu’na etiket yapıştırmak isteyenler oluyor. Bir kez daha anlatıyorum: 14 Eylül’de bana geldiler. Ben de ‘Sadece baroda görüşebiliriz’ dedim. 4 kişi geldi. Biri dosya şüphelisi, yani tahliye olan. Geldikleri zaman 4 saat görüştük. Bana sitem ettikleri konu şuydu: ‘Biz dava dosyasına avukat bulamıyoruz’ demişlerdi. Konuştuğumuz ana husus, avukat bulamamaları ile ilgiliydi. Aileden 20 küsür şüpheli vardı. Avukatların milyonlar istediğini söylediler. Konu bir şekilde buradan çıktı. Arif Bey, biz asla aileyi şeytanlaştırmak gibi bir tutum içerisinde olmadık. 14 Eylül Cuma günü aradılar, 15 Eylül Pazar günü baroyu açtık ve görüştük. ‘Çocuklarımız okula gidemiyor’ dediler. Kim buna sessiz kalabilir? O çocukların Narin’den farkı nedir? Gerçekten mağduriyet ifade edildi. Ben de kendilerinden rica da bulundum. ‘Kamuoyunda bir algı oluştu, ama ben buna sebep vermedim. Kendinizi sorgulamanız gerek’ dedim. ‘Lütfen biliyorsanız söyleyin’ dedim.
İŞKENCE İDDİASIYLA İLGİLİ SÜRECE DAHİL OLACAĞIMIZI SÖYLEDİK: Şebnem Korur Fincancı, saygı duyduğum birisi, ‘Diyarbakır Barosu işkence için gereğini yapmalıydı’ demiş. Aile bize gelir ve ‘Cezaevinde kötü muamele gördük’ der. Ancak bize bu konuda soruşturma ya da suç duyurusu yapmamız konusunda herhangi bir talepte bulunmayacaklarını ifade ettiler. Cezaevinde akrabalarına işkence yapıldığını söylediler. ‘Tamam, kolluk aşamasında anlatırız ama bu cezaevinde çok zor’ dediler. Enes’in cezaevinden götürüldüğünü, kendisine işkence edildiğini, dişlerinin çekildiğini iddia ettiler. Şunu da iddia etmiyorum: ‘İşkence yoktur’ gibi bir şey söylemiyorum. 17 Eylül’de şunu söyledim: ‘Cezaevinde böyle bir iddia varsa, İnsan Hakları Merkezimiz ile bu sürece dahil olacağız. Ama özel avukatlarınız var’ dedik. Avukatları da bize geri dönüş yapmadı. Diyarbakır Barosu, eğer işkence iddiasına dair mağdur veya yakınlarından bir talep olursa gereğini yapar. Baran Güran ile 24 Eylül’de yine görüştük. Dertlendi. Şimdi meslektaşlarıma soruyorum: 16, 23, 24 Eylül’de görüştük. Peki beni neden azlettiler, biliyor musunuz? 24 Ekim’de. Hukukçu olarak çıktığım tek program, Armağan Çağlayan’ın programıydı. O programda, ‘Maalesef bu dosyada küçük çocukların da alet edildiğini’ söyledim. İşte bu sebepten dolayı beni azlettiler. Arif Güran bana saatler önce bile Kürtçe ‘Bu zulüm nedir?’ dedi. Ama bu benim istediğim bir şey değildi.
HAVALE İŞLEMİ SİSTEMSEL BİR İŞLEM: Bir fatura sunuldu sosyal medyada. Aslında bir çizelge. Salim Güran’ın cinayet saatinde iki ödeme yaptığı söylendi. Bu MASAK raporunu göstereyim: 580 TL’lik iki işlem gerçekleştirilmiş. Kamuoyu bunları ‘havale’ diye tartıştı. Sayın Başkan, 15.19’da gerçekleşen havale işlemi sistemsel bir havale işlemi. Türkiye Ekonomik Bankası’ndan, yani telefona girmeden yapılan bir işlem. Peki, 15.28’de bir fatura neden ödeniyor? Salim Güran’ın sistemsel olarak işlemi, hesabı 0 bakiye olduğu için -580 TL olarak tekrar işlem yapıyor. Peki, Salim Güran burada neden ödüyor? Günlerce arkadaşlarımla bunu yorumlamaya çalıştım. Sistemsel olduğunu nereden biliyorum? Salim Güran’ın HTS kayıtlarına bakalım.
SALİM GÜRAN’IN TELEFONU BANKACILIK İŞLEMİ YAPSAYDI İNTERNET KAYDI OLURDU: Saat 15.19’dan önceki Salim Güran’ın GPS kaydına bakalım. 15.16’da Salim Güran’ın telefonu bir bankacılık işlemi yapsaydı, telefonundan herhangi bir internet kaydı bulunmuyor. Yani herhangi bir havale işlemi gerçekleştirmemiş. Salim Güran’ın yakın zamanda, bir hafta önce mahkemenize sunulan telefon verilerine göre -yani şu telefona bir işlem yapıldığında hangi saniyede hangi uygulamanın öne çıktığını görebiliyorsunuz- bu işlemler incelenmiş. İkinci havale işlemi ise 15.28’de gerçekleşiyor. Bu sırada, tam o saniyelerde 71 saniyelik bir GPS bağlantısı bulunuyor. Birden fazla işlem için bağlanmış, telefonun birçok arka uygulaması sisteme bağlanmış. Ben Onur Bey’in yerinde olsam, telefonun imajından bu mesajı alırdım. Lütfen yanlış anlamayın. Salim Güran’a ait telefonun ödeme günü, ayın 21’i. Peki, Salim Güran o an resmi bir işlem yapma ihtiyacı mı hissetti? Meslektaşım şunu söyledi: Salim Güran’ın telefonda inanılmaz bir veri akışı var. Bu durumda, ‘Telefonda temizlik mi yapılıyor?’ diye şüphe duyarım.
ARACI GÖREMEYECEĞİMİZ BİR YOL DA VAR: (Eren’in talebi üzerine Salim Güran’ın avukatının sosyal medyada paylaştığı bir video izletildi.) Ruhi Kaya’nın video kaydını açar mısınız? O beyaz araç bu. 15.41’de geçiyor. Onur Bey’in gösterdiği saate göre, bu araç 15.41’de oradan geçiyor. Ancak bu araç Salim Güran’ın aracı değil. Baz verisini çürütmek üzere bir video paylaşıldı. Ulusal Kriminal de Onur Bey’in düştüğü hataya düşmüş. Ulusal Kriminal, 15.34 diyor, ancak 6 dakika ileri alınca durum değişiyor. Önceki araç bir traktör. Ruhi Kaya, kamera görüntülerinden geçiyor ve oradan 1 dakika sonra gelen bir otomobil var. Bunu niye anlatıyorum? Herkes şu hataya düştü: Nevzat’ın aracının yukarıdan aşağıya indiğini göremiyoruz. Ama iddiası doğruysa, Salim’in aracının geldiğini görebiliriz. Ancak göremeyeceğimiz bir yol da var.
OLAY ÖRGÜSÜYLE ÖRTÜŞMEYEN BİR TELEFON UYGULAMASI VAR: Eğer bu adımsayar, tespit ettiğiniz gibi doğruysa, kız çocukları iş yapıyor, alışveriş yapıyor, hatta çocukları ödeme için kendisini çağırıyor ve kendisi gidiyor. Ben mutfakta iki kez dolandım, 45 adım oldu. 19.00-20.00 arasındaki 2 bin küsurluk adım. Narin’in kaybolma haberini alıyor. Asıl kritik soru şu: Narin kaybolduktan sonra 20.00-24.00 arası adımlarını saydığınızda, camiye gitmek, okula gitmek gibi bir hareketlilik var mı? Yani neyi ifade etmek istiyorum: Bu olay örgüsüyle örtüşmeyen bir telefondaki uygulama var.
RAMAZAN ATASOY’A BİRDEN FAZLA KEZ SORDUK, GERÇEĞİ ANLATMADI: Şimdi saat 16.10’da Arif’in evinin önünden ayrılış anını göstereyim. Salim’in aracı, 16.18’de köyde. 16.13’te burada, kavşakta şu an devam ediyor. Ruhi Kaya’nın tabelasına geçiyoruz. 16.10’da Arif’in evinden ayrılıyor. Baz verisi hepimizin önünde. Ruhi Kaya’nın kamera kayıtları… Bu görüntüler silinmiş. Bu görüntüler sonradan getirilen görüntüler. Mehmet Selim Atasoy kaçta geliyor biliyor musunuz? 16.23. Motosikletini görüyor musunuz? Salim’in girdiği yerden tarlaya giriyor. Tam Mehmet Selim Atasoy 16.23’te geçerken, meşhur elektrikçilerin görüntüsü var. Onların mavi arabası. Bunu niye anlatıyorum? Bugün Ramazan Atasoy’a bir soru sordum: ‘Siz orada gün içerisinde Salim ve babanız dışında kimseyi gördünüz mü?’ diye. ‘Hayır’ dedi. Sonra tekrar sorduk, ‘Hatırlamıyorum’ dedi. Yani neyi ifade etmeye çalışıyorum? Bize bu dosyada hiç kimse gerçeği anlatmıyor.
KİM OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMİZ BİR GÖRÜŞME VAR, BUNUN DIŞINDA HERKESİ TESPİT ETTİK: Salim Güran’ın geri getirilen WhatsApp görüşmeleri dosyada var. 22 Ağustos’tan itibaren telefonundaki ses kaydı kapatılıyor. 23 Ağustos’ta ise geriye dönük arama kayıtları siliniyor. Hepsinin bir sebebi var. Şunu sormak istiyorum: İlk bize şunu söyledi. Tanımlaması neydi? ‘Eskort ile görüştüm’ dedi. Peki, biraz sonra gözaltına alınma riskim varsa ben kayıtları silerim. Narin’in kaybolması ile bağın yoksa neden sildin? Dosyamızın ilk şüphelisi Muhammet Kaya’dır. 22 Ağustos’ta o meşhur terlik nedeniyle bir şüpheli oluştu. 25’inde Enes gözaltına alındı. Enes İstanbul’a götürüldü. Ben de sordum. Asıl kritik mesele şu: Ben hala bulamadım. 15.40 gibi bir telefon ile görüşmesi var. Kim olduğunu bilmiyoruz. Bunun dışındaki tüm kişileri tespit ettik. En son şüphelendiğim şey ise 19.36’da bir WhatsApp görüşmesi ve 19.45’te telefon üzerinden yapılan bir görüşme. Eğer bu telefonda ses kaydı varsa açık. Birazdan size çok önemli birkaç kaydı dinleteceğim