Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, video konferans aracılığıyla düzenlenen ve 81 ilin AK Parti teşkilatıyla bayramlaşma programında konuştu.
Türkiye’nin kadim tarih, medeniyet ve kültür bağları sebebiyle geniş bir coğrafyanın mesuliyetini üzerinde taşıyan büyük bir ülke olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Asya’dan Balkanlar’a, Türkistan’dan Kırım’a, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar, Türkiye’nin merkezinde yer aldığı bu geniş coğrafyada yaşanan olumlu veya olumsuz her hadisenin doğrudan kendilerini ilgilendirdiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Gönül dostlarımızın ve kardeşlerimizin sevinci sevincimiz, sıkıntısı, sıkıntımız, hüznü de hüznümüzdür. Filistin topraklarında özellikle Kudüs’te yıllardır devam eden ramazan ayının son günlerinde ise iyice yoğunlaşan saldırılar nedeniyle bayrama buruk girdik. Dertliyiz, derdimiz var. Gücü sadece masum sabilere, biçare kadınlara, mazlumlara yeten terör devleti İsrail’in zalimlikleri karşısında hem üzüntülü hem öfkeliyiz. Türkiye’nin bu konudaki tavrı tamamen ilkeseldir. Dün Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesini hangi şevkle desteklemişsek, bugün Kudüs’te ve Filistin şehirlerinde yaşanan zulme karşı da aynı hissiyatla harekete geçiyoruz. Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek bugün de Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine uzanan ellere aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Daha geçen yıl Libya’nın bölünmesine nasıl müsaade etmemişsek, herkesin sırtını döndüğü Somali’nin kaderine terk edilmesini nasıl göz yummadıysak, Kırım’ın ilhakına nasıl rıza göstermediysek, geçmişte Bosna’da hunharca işlenen vahşete nasıl sesimizi yükselttiysek bugün de tüm dünya görmezden gelse bile İsrail’in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz.”
“MUHATAPLARIMIZLA BENZER HİSSİYATLARI PAYLAŞTIĞIMIZI GÖRDÜK”
Erdoğan, İsrail saldırılarının başladığı andan itibaren gerek liderler düzeyinde gerekse uluslararası kuruluşlar nezdinde yoğun bir diploması faaliyeti yürüttüklerini anımsattı.
Şimdiye kadar 19 ülkenin devlet ve hükümet başkanıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, kendileriyle hem bayramlaştıklarını hem de Kudüs’te ve diğer Filistin şehirlerinde yaşanan hadiseler konusundaki endişelerini paylaştığını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Kısacası bir diplomasi yürüttük. Muhataplarımızla benzer hissiyatları paylaştığımızı gördük. Bununla birlikte genel olarak uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığından üzüntü duyuyoruz. Siyasi kaygılarla, ideolojik saplantılarla, şu veya bu sinsi hesapla İsrail’in döktüğü kanlara, yaptığı saygısızlıklara sessiz kalarak veya açıkça arka çıkarak ortak olanlar bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir. Eğer İsrail’in Filistin’de ve bilhassa Kudüs’te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır. Kudüs gibi hem Müslümanların hem Hristiyanların hem de Musevilerin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran bir şehri fütursuzca yağmalamaya kalkan bu terör devleti artık tüm sınırları aşmış durumdadır. Üç dinin mukaddeslerine ev sahipliği yapmasının ötesinde Kudüs tüm insanlığın ortak mirasıdır. İşte bunun için Kudüs tüm dünyadır, oradaki Müslümanlar da tüm insanlıktır diyoruz. İsrail’in Filistin şehirlerinde ve Kudüs’e sergilediği saldırganlığa karşı çıkmak insanlığın tamamının namus borcudur.”
Erdoğan, tarih boyunca bu topraklarda dökülen kanların ve yaşanan acıların dalga dalga tüm dünyayı içine çektiğinin görüldüğünü vurguladı.
Üçüncü binyıla yeni adım atılan şu dönemde dünyanın bir kez daha aynı kabusu yaşamasını istemediklerine dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun için hangi inançtan, kökenden, mezhepten olursa olsun herkesi, her devleti her kurumu bir an önce harekete geçmeye davet ediyoruz. BM Güvenlik Konseyi’nin genel kurulda alınan kararlara uygun şekilde süratle Kudüs’te barışı ve huzuru sağlayacak adımları atması şarttır. İslam İşbirliği Teşkilatı da derhal somut ve etkin bir tutum almazsa kendi varlığını inkar etmiş olacaktır. Türkiye olarak BM bünyesinde bu doğrultuda başlatılacak her girişime aktif destek vermeye, barış için sorumluluk üstlenmeye ve fedakarlık yapmaya hazırız. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek isterim ki, her ne yapılacaksa derhal yapılmalıdır. Aksi takdirde ortaya çıkacak tablonun vahim sonuçlarıyla yüzleşilmesi kaçınılmazdır. Bu duygularla bir kez daha Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum. Kudüs’te ve Filistin şehirlerinde tüm ümmetin ve insanlığın şerefini kurtarma mücadelesi veren her bir kardeşimi gönülden selamlıyor, kıyamlarının mübarek olmasını diliyorum. Rabbimden bizleri salgınla ve zulümle imtihan edilmediğimiz bayramlara eriştirmesini niyaz ediyorum.”