08 Ağustos 2023 Salı
Yıllar yıllar önce Anadolu’nun her minik köyünde çatılı iki derslikli yanında lojmanı olan epey geniş bir arazi üzerine oturtulmuş köy okullarımız vardı bizim. Onları yetiştiren ögretmen okulları birde. O ögretmenler o köyün sağlıkçısı, ziraat muhendisi, veterineri, inşaat mühendisleri idi ayni zamanda. Gezerken köylerde yıkılmayan satılmayan okullara bakin onlarca ağaç yetiştirmistir o öğretmenler. Kimse de marjinaller dememiş önce o ögretmenleri yetiştiren okullar yok edildi, sonra köy okulları, sonrası ortada eğitim sistemi. Ne dediğimi merak edenler YÖK’ün sorulara kaç cevap verildiği istatistiğine baksın.
Bir de o öğretmenler bir şarkı öğretirdi tüm okullarda istisnasız. Hepimizin hatıratından bölük pörcük vardır sözleri. Bir tek dal kırmadan, Ağaçlar ormana dönmeli yurdumda öyle bir cocuk şarkısıydı, herkes ezbere bilir her çoçuğun ağacı olur du okul bahcesinde.
Ne kuraklaştık demi. Şimdi belediyelerin diktiği ağaçları söken çocuk ve yetişkinlerimiz var. Koruyan, doğayı seven kesim ise marjinal oluyor bilginize. Garip zamanlardan geçiyoruz vesselâm, zaten geçen gidiyor. Erkin baba da gitmiş eminim bu gunleri gördükçe ya fesüphanallah yada insanlığı süpürdü çöpçüler demiştir kuvvetle muhtemel. Yakılan, yıkılan, yok edilen senin ülkendir. Savunanam da, marjinal değil vatanseverdir benim bildiğim. Sizi bilemem.
Sevgili dostlar, değerli okurlar; maalesef hiç yazmak istemediğim konuların başında gelirdi açlık, sefalet ve yoksulluk. Ama bir çocuğun, “Anne, cennete yemek var mı? Varsa ölelim karnımız doyar” dediği bir dünyadayız. Günler geçtikçe Halep’teki o çığlık maalesef yükseliyor. Sebeplerini vs vs tartışacak değiliz. Son yıllarda ülkemizdeki durum da gittikçe kötüleşmeye ve yoksulluğun her geçen gün artmaya başladığına tanıklık ediyoruz. Verilen zamlar ay dolmadan erirken her yapılan açlık ve yoksulluk çalışmasında insanların açlık ve yoksulluk sınırlarının bir hayli gerisinde kaldığı aşikardır. Hele hele onun ÖTV’si, ötekinin MTV’si bir diğerinin KDV’si vs vs… son günlerde bu makasın açılmasına sebep oldu, olmakla yetinmedi.
Sadece iki gün arayla geçtiğim yolda çocukların da, yaşlıların da çöp konteynerinden ekmek vs gibi gıda aradıklarına şahit oldum. Fotoğrafına çektiğin ve tahminen 70 yaş üzerindeki teyze mahçup oldu, “Mecburum oğlum”
deyiverdi. Teyzenin bu sözü hançerden daha keskin, kızgın demirden daha çok yaktı. Ertesi gün de çocukları benzer şekilde görmek başka bir çöp mahalinde içimi acıttı ve bu yazıyı karalamama sebep oldu.
Komşusu aç iken yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmetine saygılarımla…
Günlerdir sosyal medyada Hatay’dan ses yükseliyor su yok, gıda yok, sinek çok gibi gibi serzenişler…
Hatay sosyal medyadan sesini duyurmaya çalışıyor. Malumunuz bende Amed’de depreme tanıklık ettim, yaşadım. Kent kendi kendini topladi kismen de olsa diyelim. İhtiyaç çok ama o sesi, o sesleri duyan var mi? Maalesef deprem enkazlarının altındaki depremzedelere seslenilirdi başlarda “Sesimi duyan varmı?” O zamanda da duyulmayan vatandaş sesi şimdide duyulmuyor.
Depremin ilk zamanları yol kenarlarına atılmış giysiler, koliler pespeşe kendini göstermek için yola düşenlerle doluydu ortalık.
Fotoğraflar çekildi instegram için ağlak tweetler atıldı. Sonrası…
Insan balık hafizalidir dayanışma hele böyle büyük felaketlerde iyi organize edilmezse sonuçlar göründüğü gibi oluyor.
Tabi birde linç var.
Seçimde şuna oy verdiler, baneneciler.
Ya hiç sosyal bilim okumamış travma nedir? tanıklık etmemis olmak lazım. Büyük felaketler sonrası genellikle travmalı halk erk yönelim gösterir. Bunu açıklayabiliriz bakın bilimle.
Binlerce insanı ortalığı kavuran sıcak havalarda çadır da konteynerde susuz, aç, hijyenden yoksun bırakmayı neyle açıklarız bilmiyorum. Tasarruf demiş bizim Memet. Bizim buralardaki kiralık makam araçlarından mı başlasak sayın bakan.
Yada ne hani benim aklım ermez ama bi dönüp sorsam mı devleti aliye ye bu kadar gereksiz harcama ile kaç vatandaşımın hayatına dokunurum. Sokakta geçmeye gòrsün bir yetkili her yer lüks çakarlı araç oluyor. Sahi devlete yakit maliyeti nedir binlerce makam aracının. Benzin ve mazotun litresi 35 lira olmuşken.
Kaç Hatay’a su götürürüz o parayla bizim Memet hele başla meclisten tasarrufa su lazim Hatay’a 11 ile barınak, ekmek, sinekle mücadele lazım.
Diğer deprem illerinde belki durum güllük gülistanlık sanmayın. Sadece bir örnekti bu diğerleri de aşağı yukarı aynı kaderi paylaşıyor.
Sevgili dostlar, değerli okurlar; malumunuz öncesinden onaylanan ve 15 Temmuz selasının ardından açıklanan poşet yasanın içinden bir sürü matruşka çıktı. Evet bazılarına belki kıyısından köşesinden değerken, geri kalan herkesin içinden geçti. Ne mi oldu? Kısa bir özetle herşeye iğneden ipliğe fiyat ayarlaması yapıldı. Mazot, benzin, doğalgaz, maaşlar! vs vs vs…
Önemli mi? hayır canım bunlar olmalıydı yıllardır zaten ÖTV ayarlaması yapılmamıştı. Eeee deprem de oldu malumunuz o hasarları gidermek o yaraları sarmak için bu gerekliydi bu yaştan sonra size kalkıp yalan mı söyleyeceğim.
Zaten yüzde 53 “biran önce deprem yaralarının sarılması için hemen olsun bunlar” dedi. Geriye kalanlar da “yok ya depremde ne oldu ki ölen mi var? Evsiz kalan mı var? Aç mı var? Açıkta olan kimse mi var bizi kandırmayın” dediler.
Bunlar zaten hep aynı şeyi yapar, herşeye muhalefet eder nankörler. Bir de dil uzatırlar “fakiriz o açık bu açık veriyor”diye.
Yalanınız batsın hani market poşetine zam geldi mi? Pardon fiyat ayarlaması yapıldı mı? Hayır. Bu halkın kırmızı çizgisi market poşeti. Bana ne gazdan, benzinden. Bana ne soğandan, gazdan.
Kımrızı çizgimiz market poşeti ve hala 25 kuruş nankör herifler.
Durmak yok yola devam…
Bugünlerde çokça tık alan hem ulusal, hem yerel yayın yapan internet gazetesinde Van’da uyuşturucu kullanım yaşı 10’a indi diye haber vardi. Duvar’dan genç gazeteci arkadaşımız Kadir’in di haber. Iç geçirdim uzun uzun sadece Vanlı çocuklar mı bu illetin pençesine düşen diye. Elbette hayır. Türkiye’de ve bölgenin pek çok şehrinde gençler, çocuklar malesef uyuşturunun kurbanı olmuş durumda. Dünyada adı yeni duyulmaya başlayan sentetik uyuşturuculardan birçok ilde ölümler bile var.
Ne garip kimilerine göre müslüman muhafazakar, kimilerine göre yurtsever, kimilerine göre Türk, kimilerine göre Kürt kardeşlerimiz diye tanımlanan halkımızın evlatları söz konusu olunca her tanımlamayı kullanan susuveririyor.
Bugün Üc maymunu oynamaktan vaz geçin hele soruverin yeni içişleri bakanına niye bunca uyuşturucu tüketimi yaygın, nasıl temin ediliyor, kimler satıyor? Kimler aracılık yapıyor? Ulaşılması neden bu kadar kolay? Çok değil bir ili ay sonra okullar açılacak. Okul çevreleri yeteri disipline edilemez ve önlem alınmazsa inanın sonuç çok daha vahim olacak. Gözümüz yok babam da, milletin evladının hayatı üzerinden edinilen servetlerin kaynağını sormak görevi değilmidir sayın vekillerin.
Halkımızın gazetecisi çocuklar haberini yapmış bakın.Hele soru verin yazın bir soru önergesi yada annelerle elinize sopayi alarak gelecek eğitim ögretim dönemi dikilin okul önlerine önce ben gelip dikileceğim yanınıza emin olun. 10 yaş bu sizin, benim, hepimizin evladı cocuğu, torunu, yeğeni olabilir. 3 maymunu oynama devri bitti hepimize şeytan “artık gör” diyor. Gençler çocuklar elden gidiyor.
İllerdeki, ilçelerdeki veya toplu taşıma ile eğitimin yapıldığı yerleşim birimindeki yerlerde görev yapan veya yapacak olan sayın yetkililer ve güvenlik görevlileri lütfen evli iseniz kendi çocuklarınıza, bekar iseniz yakınlarınıza nasıl zarar gelmesini istemiyorsanız tüm çocukları, gençleri öyle görün ve öyle hissederek çalışın ki topluma gerçekten sahip çıkın.
Bu iletin önüne geçilmezse yitik bir nesil ve geleceği karanlık bir ülkeyi kendi ellerimizle inşa etmiş olacağız.