DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3366986-1,37%
Şanlıurfa
11°

ORTA ŞİDDETLİ YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

D’HONDT SİSTEMİ

D’HONDT SİSTEMİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Nispi temsil temsil sistemi, siyasi partilerin veya milletvekili adaylarının aldığı oyun parlamentoda orantılı olarak yansıtıldığı seçim sistemidir. Bu sistemde partiler oyları oranınca temsilci(milletvekili) çıkarırlar.

Nispi demokrasi ne demek? Çoğulcu demokrasi (nispi demokrasi), çoğunluğun mutlak hâkimiyetini reddeden, azınlıktakilerin siyasal ve kültürel haklarının kabul edilmesi gerektiğini ve azınlığın da bir gün çoğunluk olabilme hakkının verilmesini savunan demokrasi anlayışıdır.

Türkiye’de de uygulanan sistem nispi temsil sistemidir. Yani partiler ve bağımsız adayların seçim bölgelerine göre seçmenlerden aldıkları oylara göre temsilcilik(miletvekilliği) kazandıkları sistemdir. Bu seçim sisteminde bazı ülkelerde, ülkenin tamamı bir seçim bölgesi olarak kabul edilir iken, Türkiye gibi bazı ülkelerde ise birden fazla seçim bölgesi vardır. 2023 Mayıs ayında yapılacak seçimde Türkiye, illere göre seçim bölgelerine ayrılmıştır. Yani her il tek seçim bölgesi olması dikkate alınarak, alınacak oylara göre milletvekili sayısı belirlenmektedir. Büyük kentler olan İstanbul ve Ankara’da 3 seçim bölgesi, İzmir ve Bursa’da ise 2 seçim bölgesi olarak belirlenmiştir. Bu haliyle Türkiye’de 87 seçim bölgesi bulunmaktadır.

Seçim bölgeleri temelde il yönetimleri dikkate alınarak belirlenmekle birlikte, nüfus yoğunluğuna göre aynı ilde(İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa) birden fazla seçim bölgesi de belirlenmiştir. Türkiye’de TBMM 600 milletvekilinde oluşmaktadır. 600 milletvekili sayısı da illerin nüfusuna göre dağılımı yapılmıştır. En yüksek sayıya sahip İstanbul 98 milletvekili çıkarır iken, en düşük nüfusa sahip Bayburt ile Tunceli 1’er milletvekili çıkaracaktır.

Türkiye’de Nispi Temsil Sistemi ve Seçim Bölgelerinde uygulanan D’hondt metodu ile belirlenen milletvekili sayıları tespit edilir iken, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkeleri arasındaki dengenin dikkate alınması gerekir. Şu an uygulanan Seçim Sistemi ve seçim bölgelerinde milletvekilliği tespitinde kullanılan D’hondt metodu, temsilde adalet ve yönetimde istikrar dengesini, temsilde adalet aleyhinde bozulduğunu söyleyebiliriz. Alınan oy sayısına göre bu sistem uygulandığında, daha fazla milletvekili verilen partilerin yanında, aldığı oya göre az temsil hakkı verilen partilerde söz konusu olmaktadır. Bu durumda temsilde adalet ilkesine zarar vermektedir.

Türkiye’deki seçim sisteminde partiler açısından, ülkedeki ve yurt dışındaki oyların toplamı anlamında ülke barajı %10’dan %7’ye düşürülmüştür. Siyasi partilerin kendi isim ve logoları ile seçimde milletvekili çıkarabilmeleri için tüm oyların %7’sini almaları şarttır. Aksi halde ülke barajının altında kalmış olurlar. Partiler için ülke barajını aştıktan sonra da seçim bölgesinde D’hondt

 

 

IMG 20230421 WA0027

hesaplama sistemine göre de milletvekili çıkarabilmeleri için de yeterli oyu almaları gerekir.

 

Peki nedir bu D’hondt sistemi, nasıl çalışır? D’hondt, Belçikalı hukukçu ve matematikçidir. Nispi Seçim Hesaplama yöntemini 1878 yılında geliştirmiştir. Bu sistem bir seçim çevresinde her partinin aldığı oy toplamı, sırasıyla 1’e, 2’ye, 3’e ve 4’e …bölünür. Bu seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bu işleme devam edilir. Elde edilen paylar, parti farkı gözetmeksizin, büyükten küçüğe doğru sıralanır. Türkiye’de 1961’den bu yana, 1965 Millet Meclisi genel seçimi ile 1966 Millet Meclisi ara seçimi dışında, bütün milletvekili genel ve ara seçimlerinde d’Hondt sistemi uygulanmıştır; günümüzde de yürürlükte olan sistem budur.

Bu sistemde hesaplamanın nasıl yapılacağını örnek tablo üzerinden gösterir isek;

7 milletvekili çıkaracak bir seçim bölgesinde A Partisi 60.000, B Partisi 25.000, C Partisi 14.000 oy almış olsun.

 

IMG 20230421 WA0028

Bu seçim çevresinden 7 milletvekili çıkacağından en yüksek 7 rakam ve bu rakamın denk geldiği partiler tespit edilerek çıkarılacak milletvekillikleri bulunur. Buna göre yeşil ile işaretlendiği üzere A partisi 4, B partisi 2 ve C partisi 1 milletvekili çıkarır. Bu hesaplama yönteminin daha anlaşılabilir olması için başka şekilde ifade eder isek;.

 

IMG 20230421 WA0029

A Partisine 1. olduğu için bir milletvekili verilir. A Partisinin oyu 2’ye bölünür. A Partisinin oyu hâlâ en çok olduğu için A Partisinin oyu bu sefer 3’e bölünür. (60.000/3=20.000). Bu işlemden sonra en çok oy B Partisinde olduğu için B’ye bir milletvekili verilir ve oyu 2’ye bölünür (25.000/2=12.500). Kalan sayılar arasında en büyük A olduğu için bir milletvekili daha verilir ve A’nın oyu bu defa 4’e bölünür (60.000/4=15.000). Ortaya çıkan sayılar arasında en büyük oy yine A’nın oyu olduğundan yine bir milletvekili verilir ve bu kez de oyları 5’e bölünür (60.000/5=12.000). Bu işlemden sonra en büyük oy C’ye aittir ve C’nin hanesine 1 milletvekili eklenir; C’nin oyları 2’ye bölünür (14.000/2=7.000). Bu yedinci ve son işlem sonucunda en büyük sayı B’ye ait olduğu için son milletvekilini B Partisi alır. Sistem bu şekilde çalışmakta, partilerin yada bağımsız milletvekili adaylarının seçime girdikleri seçim bölgesinde aldığı oya göre çıkaracağı milletvekili sayısı da belirlenmektedir.

Türkiye’nin tüm illerinde, nüfus seçmen sayısına göre ülke barajı olan %7 ile seçim bölgesinde ilk milletvekilinin kazanılmasına ilişkin oy oranı arasında büyük oranda paralellik vardır. Şöyle ki; İstanbul ilinde 2018 seçimlerinde yaklaşık 11.000.000 seçmen bulunmaktadır. Seçimde %88 oranında seçmen sandığa gitmiş ve oy kullanmıştır. 2018 seçiminde ülke seçim barajı %10’dur. 2018 seçiminde İstanbul ilinde 9,5 milyon oy kullanılmıştır. Oyların %42,69’unu alan AK Parti 43 milletvekili çıkarmış, %26,45’ini alan CHP 27 milletvekili çıkarır iken, %12,67 oyu alan HDP 12 milletvekili almıştır. MHP %8,26 oy oranı ile 8 milletvekili çıkarırken, %7,99 oy alan İYİ Parti’de 8 milletvekili çıkarmıştır.

Görüldüğü gibi İstanbul ilinde kullanılan oylar, partilerin aldığı oy oranı ile milletvekili sayıları dikkate alındığında, o zamanki ülke barajı olan %10 oy alması şartı ile ciddi bir paralellik gösterdiği açıktır. Bir partinin aldığı oy oranı ile seçim bölgesinde çıkardığı milletvekili sayısı -özellikle ilk milletvekili ve bağımsız milletvekili adaylarında- uygulanan d’hondt sisteminde de büyük oranda ülke barajından çok daha fazla oy almak gerekir. Partilerin çıkaracağı ilk milletvekili ile bağımsız adayların durumu d’hondt sistemin uygulandığında, partilerin çıkaracağı ilk milletvekili ile bağımsız adayların seçilebilmeleri için yüksek sayıda oy gerekirken, en son sırada seçilen milletvekilleri az sayıda oy ile seçilmektedirler. Bu durumda temsilde adalet sorununu gündeme getirmektedir.

 

Av. Murat TOPRAK