16 Haziran 2024 Pazar
Dünyada kendi doğasına, yaban hayatına, ağacına, ormanına bu kadar acımasızca davranan bir başka ülke var mıdır acaba?..
Bu sorunun sadece kahredici değil, utanç verici gerekçeleri de var;
Çünkü ağaç düşmanı orman yakıyor, yeşile düşman olanlar ağaç kesiyor Anadolu topraklarında…
Bu ülkede teröristler orman yakıyor, rantiye yeşili katlediyor, en acısı da devlet, ormanların yok edilmesine ısrarla göz yumuyor…
AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana sosyal, siyasal, ekonomik açıdan, yaşamın her alanında büyüyen yozlaşma, erozyon ve yıkımdan en çok da ormanlar nasibini aldı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan sıklıkla yaptığı konuşmalarda “3 milyon-5 milyon ağaç diktik” dese de, Türk siyasetinin, bürokrasisinin ve tabii ki teröristi ile rantiyesinin de yeşille, ağaçla, ormanla utanç verici bir kavgası var…
Kundakçılar, rantiye ve bürokratik gaflet hiç durmadı…
İşte ormanları yok eden bir vahşet üçgeninde, Türkiye’nin yeşil dokusuna en büyük darbeyi PKK terörü vurdu…
Terörle mücadeleye harcanan paralar yüzünden Türk ekonomisini zaten darbeleyen PKK ne zaman zora girse, şehirlere, kırsallara sızdırılmış teröristler ve milis gruplar üzerinden ormanları yaktı…
Antalya’dan Marmaris’e, Karadeniz’den Marmara’ya kadar son 30 yılda, (bir ormanda en az 10 ayrı yerde ve aynı anda) başlayan kıvılcımlar doğayı yok eden sinsi ateşin vahşice bir kundaklamadan kaynaklandığını her zaman kanıtlamıştı.
PKK’nın internet sitelerinde kundakçıların “ateşin çocukları” diye utanç verici biçimde, böbürlenerek tanımlanması, Türkiye’deki ormanlara en büyük darbenin terörden geldiğini de ortaya çıkarmıştı…
Doğaya düşman rantiye…
AKP’nin yerel seçimleri kazandığı 20 yıl öncesinden bugüne, bırakın parkların, yeşil alanların ve ormanların yapılaşmaya açılmasını, sıklıkla felaket yaşatan depremlere karşı hazırlanan toplanma alanları bile rantiyenin betonlarına peşkeş çekildi ki, bundan daha öte insanlık düşmanı olunamazdı…
Çünkü İstanbul’da en az 150 toplanma alanında apartmanların, sitelerin, AVM’lerin inşa edildiği defalarca medyaya yansımıştı…
Ormanların yapılaşma uğruna en çok katledildiği yerler ise kıyı şeritleri… Antalya’dan Ege Bölgesi’ne, Bodrum’dan Marmaris’e kadar ormanların ya devletin “tahsis” adı altındaki rantiye ayrımcılığı ya da bizzat rantiyenin çıkardığı yangınlar sonrası katledilmesine ne yazık ki yasal kılıflar da uydurulmuş…
Siyaset, rantiye, bürokrasi üçgenindeki yağmada, özellikle deniz kıyısındaki çok değerli arazilerin site ve otel inşaatına dönüştürüldüğünü ise bütün Türkiye biliyor…
Bunun en çarpıcı örneği de Marmaris, İçmeler mevkisine yakın Kızılbük Koyu’nda yakılan muhteşem bir orman alanının üzerine devasa bir otel yapılmasıydı ki, medyada infial uyandırmasına rağmen AKP iktidarı rezaleti görmezden geldi…
Arkasına siyaseti alan müteahhit rantiyesi sadece yapılaşma uğruna ormanları katletmiyor… Çanakkale’den Karadeniz’e, Antalya’dan Doğu Anadolu’ya kadar maden arama ruhsatı verilen yüzlerce rantiye grubunun hedefi sadece ovalar, vadiler değil, aynı zamanda ormanlar da acımasızlığın kurbanı…
Çanakkale halkının 2 yıl önce altın arayıcılarına karşı verdiği mücadele unutulmazken, geride kalan enkaz, siyaset, rantiye iş birliğinin utanç verici bir fotoğrafı olarak ortada duruyor…
AKparti, AKbelen, kıyım…
Türkiye’de yaylaların, vadilerin, ovaların ve en çok da ormanların nasıl katledildiğini gösteren raporlar da yıllardır ısrarla göz ardı edilirken, siyaset, rantiye iş birliğinin yıkımları hiç durmuyor…
AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana doğa katliamları sadece kıyıların imara açılması, ormanların maden arama adı altında dinamitlenmesi, denizlerin kirletilmesi, yeşil alanların yağmalanmasından ibaret değil…
İşte 2013’te 38 bin, 2014’te 40 bin, 2015’te 47 bin, 2016’da 43 bin, 2017’de 57 bin, 2018’de 25 bin, 2019’da ise 22 bin hektarlık orman alanı turizm, enerji maden, altyapı gibi yatırım bahaneleriyle birilerine tahsis edildi…
2020’nin sonlarında medyaya yansıyan bir habere göre; Türkiye’de 2004-2019 yılları arasında çıkan 37 bin 46 orman yangınında toplam 141 bin 780 hektarlık alan küle döndü, yakılan yerlerin çoğu imara açıldı, bu yetmezmiş gibi milyonlarca dekar alanda “orman vasfı” yok edildi…
Yukarıdaki utanç verici katliamı yansıtan raporlara rağmen, ne yazık ki Türkiye son haftalarda sadece orada, burada başlayan kuşkulu yangınlarla uğraşmıyor, Akbelen denilen bölgede, maden arama uğruna ormanlardaki katliamla da sarsılıyor…
Muğla’nın Milas ilçesinde, maden sahasını genişletmek isteyen YK Enerji’nin, zengin bitkisiyle dikkat çeken doğa cenneti Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesme girişimine üç yıldır direnen İkizköylüler’in mücadelesini tüm Türkiye duydu…
Çünkü yaşlı kadınlar, kesilmesin diye ağaçlara sarılarak canlarını siper edince, Akbelen’deki doğa vahşeti gündemin ana maddesi oldu…
24 Temmuz’da ağaçları kesmeye başlayan şirkete direnen İkizköylüler ve çevrecilere jandarma müdahale ederken, olaya siyasetçiler karışırken ve çok sayıda yurttaş gözaltına alınırken, bir başka skandal daha ortaya çıktı.
Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesen Limak Holdingin ortaklarından YK Enerji ile Orman Genel Müdürlüğü arasında “Ağaçlandırma İşbirliği Protokolü” olduğu tespit edildi…
Evet; rantiyenin acımasızca göz koyduğu Akbelen’de, aralarında 180 yaşında olanların da bulunduğu en az 350 bin ağaç kesilecekmiş…
Partisinin adı “ak”la başlayan bir iktidarın, ismi “ak”la başlayan bir ormanda kapkara bir katliamı durdurmaması ne kadar da kahredici değil mi?..
Zaten bu ülkede ne olduysa; akla karanın, sapla samanın karışmasından kaynaklanmamış mıydı?..