Savaş, doğal hayatı da altüst ediyor
Taraflar hangi tanımı kullanırsa kullansın Ukrayna’daki savaştaki insan dramlarının bir başka boyutu da doğada yaşanıyor. Son ortaya çıkan durum ise yunus ölümlerinin artmış olması.
Bombalanan kentler, her geçen gün daha da ağırlaşan insan dramlarının yanında doğada yaşanan tahribat gerektiği ölçüde konuşulmuyor. Daha doğrusu yaşanan insanlık dramının yanında bu tahribatı konuşmaya sıra gelmedi.
Türk Deniz Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) araştırmalarına göre, sadece Karadeniz’de yaşanan çevresel etkiler bile işin boyutunun ne kadar olumsuz olduğunu gösteriyor. Kapalı bir deniz olan Karadeniz, “aşırı balık avcılığının yapıldığı, iklim değişimlerinin olumsuz etkisinin başta yabancı türler nedeniyle hızlı görüldüğü, başta kara kökenli kirleticilerle kirletildiği ve …biyoçeşitlilikte bir krizin yaşandığı bir su alanı.”
Karadeniz’de son dönemlerde yaşanan Yunus ölümleri dünya basınında yer bulmaya başladı.
En kırılgan yerler
TÜDAV’ın bu konudaki araştırmalarında şunlara yer veriliyor:
“Azak Denizi, Tuna Deltası ve Odesa Körfezi’nde bulunan sulak alanlar ve biyosfer rezervleri biyoçeşitliliğin en kırılgan olduğu yerlerdir. Bu bölgeler özellikle kuşların göç yolları üzerinde bulunmaktadır. Her gün bombaların, silahların patladığı bu alanlarda üreme ve beslenmek için seçen, göçen ve yumurtlayan türlerin tehdit altına girmesi kaçınılmaz. Diğer yandan, onlarca askeri geminin bulunduğu, manevra yaptığı, ateş alarak yandığı, balistik füzelerin düştüğü Odesa Körfezi Karadeniz’de kıyısal balık türlerinin ve yunusların beslenme alanlarıdır. Ayrıca, bu bölgede birçok denizel canlı türüne yaşam ortamı sağlayan ve Karadeniz’de hızla azalan, koruma altında bulunan kırmızı alg yataklarının tahrip olması biyoçeşitlilik için endişe kaynağıdır.”
“Ekosistemdeki tahribat araştırılmalı”
Mariupol açıklarında vurulan gemiden sızan petrolün miktarının bilinmediği ifade edilen TÜDEV raporunda, sulama ve içme suyu amaçlı kullanılan Dinyeper Nehri’ndeki savaş mühimmatlarından kaynaklanan kirlenmeye de dikkat çekiliyor.
Savaş nedeniyle Karadeniz’e atılan, kopan ve sürüklenen mayınların kesin sayısına da değinilen rapordu, bunların patlatılmasının “deniz ekosistemine ve canlılara verilen zararların boyutlarının bilinmediği” belirtiliyor.
TÜDEV, “Yoğun bombardıman sonucu toprağa ve suya daha sonrada denize karışan yanıcı, yakıcı, zehirleyici, radyoaktif ve patlayıcı savaş mühimmatlarının ekosistemde nasıl tahribat yaptıkları ve savaş sonunda yapacakları incelenmesini” öneriyor. Raporda, bu konuda
“Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Komisyonu” tarafından çalışma yapılması gerektiği de belirtiliyor.
Yunus ölümleri
TÜDEV araştırmalarına göre, Şubat ayının son haftası başlayan süreçte Karaya Vuran Deniz Memelileri İletişim Ağı’mıza gelen ihbarlar ve medyaya yansıyan kayıtlardan 80’den fazla Yunus ölümü tespit edildi.
TÜDEV raporunda, bu konuda şu değerlendirmeler yer aldı:
“Uzmanlarımızın ulaşabildiği tırtak bireylerinin bilimsel incelemesi sonucunda ölüm sebeplerinin balıkçılık etkileşimine bağlı olarak ağda boğulma olduğu belirlenmiştir. Geçmiş yıllara kıyasla yılın bu döneminde neden bölgede yoğunlaştıkları ve dolayısıyla tesadüfi ağa yakalanma vakalarının neden bu kadar artığı ise henüz net değildir; bu konuda araştırmalarımız devam etmektedir. İklim etkisi, olağandışı gemi trafiği, balık göçleri ve/veya kuzeydeki yoğun sualtı/suüstü askeri faaliyetlerden dolayı tırtakların güneye güvenli kıyılara inmiş olabileceği incelenmektedir.
Açık deniz türü olan tırtakların tesadüfi ağa yakalanma vakalarının genellikle görüldüğü balıkçılık yöntemleri küçük pelajik balıkların avlanmasını hedefleyen gırgır ve ortasu trolüdür.”
“Yunuslar yaralı olabilir”
NewYork Times’ın haberine göre, mayınlar ve patlamalar sonunda ölen yunuslardan bazıları Bulgaristan, Romanya, Türkiye ve Ukrayna kıyılarına vurdu.
Habere göre, bilim adamları, Ukrayna’nın kıyı şeridi boyunca sürdürülen savaşların çevreye anlatılmamış zararlar verdiğini ve yunusların yaşam alanlarına müdahale ettiğini söylüyor. Ancak savaş, ayrıntılı bilgi toplamayı imkansız hale getirdi ve yunus ölümlerini şimdilik bir sır olarak bıraktı.
Yapılan araştırmalar, denizdeki biyoçeşitliliğin, kıyıdaki beslenme alanlarına atılan bombalar, batık gemilerden çıkan petrol ve mühimmatta kullanılan kimyasallarla kirlenen nehir akıntıları da dahil olmak üzere, savaş nedeniyle artan bir tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Ukrayna’nın Tuzla Haliçleri Ulusal Doğa Parkı’nda çevre bilimci olan Ivan Rusev, örgütün savaşın başlamasından bu yana topladığı verilerin binlerce yunusun öldürüldüğünü gösterdiğini söyledi. Artan gemi gürültüsü ve güçlü sonar sistemlerinin kullanımının da, yön bulmak için sesi kullanan yunusların kafasını karıştırabileceğini belirtti.
Rusev, “Bazı yunuslarda bomba veya mayın patlamalarından kaynaklanan yanıklar vardı ve artık yön değiştiremiyorlardı ve tabii ki yiyecek arayamıyorlardı” diye yazdı.
Savaştan önce, uluslararası bir cetacean koruma anlaşması grubunu temsil eden ve 10 uçak ve altı gemi kullanan 100 bilim insanı, Karadeniz ve Akdeniz bölgesindeki deniz yaşamını araştırdı. Karadeniz’in 253.000’den fazla yunusa ev sahipliği yaptığını buldular; bu, bilim adamlarının genel ekosistemin olumlu bir ekolojik göstergesi olduğunu söylediği sağlıklı bir sayı.
Ancak şimdi, savaşın yunuslar ve diğer deniz yaşamı üzerindeki etkileri henüz belli değil.