Pamukova’daki tren kazası için yeni bir ‘hak ihlali’ kararı
Anayasa Mahkemesi (AYM) Pamukova’daki tren kazasıyla yapılan bir bireysel başvuruda “yaşam hakkının ihlali” sonucuna vardı ve tazminat ödenmesine karar verdi.
AYM kararında kazayla ilgili “kusur ve sorumluluklara” dair rapor ve iki makinist hakkında açılan ceza davasına ilişkin süreç aktarılarak, sanıklar hakkındaki açılan kamu davalarının 24 Aralık 2019 tarihinde zamanaşımı nedeniyle düştüğü kaydedildi.
Kararda, o tarihteki TCDD üst yönetimi hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle soruşturmanın 12 Nisan 2005 tarihinde işlemden kaldırıldığı hatırlatıldı.
Tren kazasından anneleri ölen Burcu Karakaya ve Yücel Karakaya’nın 19 Şubat 2020 tarihinde yaptığı bireysel başvuruya ilişkin AYM kararında şu değerlendirmelere yer verildi:
“Demiryolu taşımacılığı gibi kişilerin yaşamı ve vücut bütünlüğü bakımından tehlike potansiyeli taşıyan faaliyetler sözkonusu olduğunda, kamu makamları tarafından bu faaliyetlerin güvenli bir şekilde yerine getirilebilmesi için gereken makul tedbirlerin alınması gerekir. Dolayısıyla somut başvuruya konu olayda devletin demiryolu taşımacılığı faaliyetinin işletimi, güvenliği, kontrolü ve denetimi konularında alacağı makul tedbirlerle yaşamı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır.
31/8/2004 tarihli bilirkişi raporunda, başvuruya konu tren kazasının gerçekleştiği demiryolu üstyapısının yeterli bakım ve onarımın yapılmamış olması ve kaza yapan trende değişik yarıçaplı dönemeçler nedeniyle ortaya çıkan sık aralıklı hız değişimini güvenli bir şekilde sağlayacak sistemlerin bulunmaması hususlarının kazanın oluşumunda önemli bir neden olduğu tespiti yapılmıştır.
‘Sorumlulukla ilgili tespit yapılmamıştır’
Öte yandan, başvuruya konu ceza yargılaması yalnızca makinistlerin trenin hızını kurallara uygun şekilde belirlememe eylemlerini konu edinmiştir. Dolayısıyla ceza yargılama sürecine katılan adli makamlar tarafından bilirkişi raporunda tren yolunun fiziksel yeterliliği, bakım ve onarımı ile teknik sistem eksikliği olarak tarif edilen kaza nedenlerine dayalı sorumluluk ile ilgili bir tespit yapılmamıştır.
Demiryolu üstyapısının trenlerle güvenli bir şekilde seyahat edebilecek şekilde yapılandırılması, gerekli teknik donanımın sağlanması ve denetim vasıtasıyla hizmetin kişilerin yaşamı ve fiziksel bütünlükleri bakımından güvenli bir şekilde devamının temin edilmesi hususlarının yetkili makamlar tarafından yerine getirilmesinin gerekli olduğu tartımasızdır. Başvuru dosyasında, olay yerinde yapılan incelemelere dayanan ve uzman bilim insanları tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda tespit edilen hususların doğru olmadığını gösteren bir unsur bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında, başvurucuların yakınları ile birlikte onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan somut başvuruya konu tren kazasında yetkili makamların demiryolu taşımacılığı gibi tehlikeli bir faaliyet nedeniyle kişilerin yaşamı ve fiziksel bütünlüğüne karşı oluşan riskleri bertaraf etmek için kendilerine düşen pozitif yükümlülük kapsamında gerekli ve yeterli önlemleri aldıkları söylenemez.”
“Etkili soruşturma” yükümlülüğü
Kararın gerekçesinde, tren kazasının 38 kişinin ölümü ve 80 kişinin yaralanmasına yol açan “son derece vahim bir hadise” olduğu ifade edilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Etkili soruşturma yükümlülüğü üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma veya tüm yargılamaları mahkumiyetle sonuçlandırma hakkı vermese de adli süreçler sonucunda sorumlulukları tespit edilen kişilerin cezasız bırakılmaması, hukukun üstünlüğüne olan inancın korunması ve hukuka aykırı eylemlere müsamaha gösterildiği ve kayıtsız kalındığı görünümü verilmemesi açısından kritik bir öneme sahiptir.
Kusur var cezai sorumlu yok
Başvuruya konu kazanın ardından derhal başlatılan soruşturmada delillerin de süratle toplanarak olayın meydana geldiği şartların ortaya çıkarıldığı ve sorumluların tespit edildiği görülmüştür. Buna karşılık demiryolunun güvenli bir şekilde işletilmesi için gerekli üstyapı, teknik donanımı sağlama ve denetim konularında kusurları olduğu değerlendirilen kamu görevlileri hakkında açılan bir ceza davası bulunmamaktadır. Kusur ve sorumlulukları yargı sürecine katılan tüm adli birimler tarafından kabul edilen makinistler hakkındaki ceza davası ise zamanaşımı nedeniyle düşmüştür. Neticede, bu, vahim sonuçları olan bir olayda kusurlu oldukları bilirkişi raporlarıyla tespit edilmesine karşılık cezai sorumluluğuna yargı organlarınca kesin olarak karar verilen kimse bulunmamaktadır.”
Yüksek Mahkeme heyeti, oybirliğiyle aldığı kararda, ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna vardı. Bu kapsamda, kazada annelerine yitiren iki başvurucuya net 90’ar bin bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildi.
Pamukova tren kazası
Haydarpaşa-Ankara seferini yapan Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı ekspres yolcu treni, 22 Temmuz 2004 tarihinde, Sakarya’nın Pamukova ilçesi Mekece mahallesi yakınlarında raydan çıkarak devrilmişti. Kazada 38 kişi yaşamını yitirdi, 80’den fazla kişi de yaralandı.
Kazayla ilgili açılan kamu davası 25 Aralık 219 tarihinde zamanaşımı nedeniyle düşmüştü. Dava kapsamında, dönemin TCDD üst yönetimi hakkında soruşturma izni verilmemişti.
Kazada eşini, eşinin kardeşini ve iki yeğenini kaybeden Serap Sivri de daha önce AYM’ye başvurmuş ve yüksek mahkeme “hak ihlali” sonucuna varmış ve 50 bin lira tazminata hükmetmişti. Kararda, zamanaşımı nedeniyle yeniden yargılamanın mümkün olmadığı belirtilmişti.