Elizabeth Kraliçe ilan edildiğinde 26 yaşındaydı. 70 yıl tahtta kalan Kraliçe II. Elizabeth, 96 yaşında aramızdan ayrıldı.
İngiltere Kralı VI. George, 6 Şubat 1952’de vefat edince; Prenses Elizabeth Alexandra Mary Windsor, Kraliçe II. Elizabeth olarak 2 Haziran 1953’te tahta çıkar.
II. Elizabeth, Türkiye’ye 3 ziyaret gerçekleştirir. Kraliçe’nin, ülkemize ilk ziyareti, 27 Mayıs 1960’da ordunun yönetime el koymasının neredeyse bir yıl sonrasına denk gelir. 6 Mart 1961 tarihindeki bu ziyarette Kraliçe, İran’dan dönerken Esenboğa Havalimanı’nda Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel ile kısa bir görüşme yapar.
Aslında bu ziyaret, askerî mahkemede yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşları hakkında verilmesi ihtimal dâhilinde olan, idam kararlarının infaz edilmesini engellemek amacını gütmektedir. Orgeneral Gürsel ile havaalanında 40 dakikalık birebir görüşmede Kraliçe, Gürsel’den mahkemeden çıkabilecek olası bir idam kararının uygulanmamasını ister.
İkinci ziyaret
II. Elizabeth’in ikinci ziyareti 18 Ekim 1971 tarihindedir. Kraliçe’nin İran’ın kuruluşunun 2 bin 500’üncü yıldönümü törenlerine katıldıktan sonra Türkiye’ye 8 gün sürecek resmî bir ziyarette bulunacağı açıklanır. Kraliçe’nin bu ziyareti, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve ailesinin 1967’de İngiltere’ye gerçekleştirdikleri resmî ziyaretin iadesi olduğu da açıklamada yer alır. Türkiye’de bu ziyarete büyük özen gösterilir. Kraliçe gelmeden önce, ziyaret programı, üst düzey bürokratlara ve devlet erkânına dağıtılarak, uyulması gereken diplomatik ve nezaket kuralları duyurulur.
II. Elizabeth’in gezisinde kullanacağı Kraliyet yatı “Brittannia”, 16 Ekim’de İzmir Limanı’na ulaşır. Eşi Prens Philip ve kızı Prenses Anne, 17 Ekim’de İzmir’e gelerek geceyi bu yatta geçirir. Prens Philip ve kızı Anne, Kraliçe Elizabeth, Ankara’ya geldiğinde İngiliz heyetine katılır. Kraliçe’nin heyetinde, Dışişleri ve İngiliz Uluslar Topluluğu İşleriyle ilgilenen Devlet Bakanı Joseph Godber ile beraber 10 kişi yer alıyordu. Bu heyette; İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Sir Roderick Sarrel, Kraliçe’nin nedimesi Grafton Düşesi, Prenses Anne’in nedimesi Mary Downey, Özel kalem müdür yardımcısı Yarbay Sir Martin Charteris, Basın Sekreteri William Heseltine, Saray yaveri Lord Plunket, Kraliyet Uçakları Komutanı Tuğgeneral Archibald Pinskill, özel doktoru Yarbay Philip Fulford, Devlet Bakanı Özel Kalem Müdürü Robin Rencick yer alır.
12 Mart müdahalesinden sonraydı
Kraliçe Elizabeth’in bu ziyareti sırasında, Türkiye’de, sıkıntılı ve zorlu günler yaşanmaktadır. 12 Mart 1971 askerî müdahalesi sonrasında askerlerin kurdurduğu I. Nihat Erim Hükümeti, parlamentoda zorlanıyordu. Kraliçe, Türkiye’ye geldiğinde Başbakan Erim, istifaya hazırlanıyordu. Ancak, bu ziyaret dönemi boyunca bütün iç sorunlar gündemden çıkar.
II. Elizabeth’in uçağı, 18 Ekim Pazartesi günü saat 14.30’da Ankara’ya iniş yapar. Kraliçe’yi Cumhurbaşkanı Sunay, Senato Başkanı Tekin Arıburun, Meclis Başkanı Sabit Osman Avcı, Başbakan Erim’in yanı sıra devlet erkânı askerî törenle karşılar. Havaalanının şeref salonunda 20 dakika dinlenen Kraliçe, saat 15.15’de Çankaya Köşkü’ne doğru üstü açık bir araçla yola çıkar. Halk yol boyunca Kraliçe’ye büyük ilgi ve sevgi gösterilerinde bulunur. Kraliçe dinlenmek için 16.00’da Camlı Köşk’e yerleşir. Kraliçe ve ailesi, 16.25’de Çankaya Köşkü’nde Sunay ailesini ziyaret eder. Bir saat süren bu samimi ziyaretten sonra Kraliçe, Camlı Köşk’e dönerek yabancı misyon şeflerini kabul eder.
Çankaya Köşkü’nde
Cumhurbaşkanı Sunay, akşam Kraliçe onuruna bir ziyafet verir. Yemekte Sunay, Kraliçe Elizabeth ve ailesini ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirdikten sonra, iki ülke arasındaki dostluğa vurgu yapar. Ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesinin önemine işaret eden Sunay’dan sonra Kraliçe Elizabeth, konuşmasında, özetle şu sözlerini tarihe geçirir:
“Çok az ülke vardır ki Türkiye kadar ani değişiklikler geçirmiş olsun. I. Dünya Savaşı’ndan itibaren Kemal Atatürk’ün dehasının liderliğinde Türk milletinin bütün sosyal ve ekonomik yapısı değiştirildi. Bu onun hesabına müthiş bir başarıydı. Ülkelerimiz zaman zaman çatıştı; bugün ise müttefikiz. Ülkelerimiz halklarında birbirlerinin kahramanlık ve azimlilik vasıfları konusunda karşılıklı saygı ve hayranlık uyandı. Ümidim, önümüzdeki yıllarda bu karşılıklı saygı ve sevginin daha geniş ve daha derin bir şekilde ilişkilerimize her yönüyle nüfuz etmesidir.”
Atatürk’ün yakışıklılığına övgü
Kraliçe, 19 Ekim Salı günü 10.15’de Anıtkabir’i ziyaret eder. Atatürk’ün kabrine kırmızı-beyaz karanfillerden bir çelenk koyan Kraliçe, Anıtkabir özel defterine, “Savaşta yiğit, barışta sadık bir dost olan Türk ulusunun Ata’sına sonsuz saygıyla…” diye yazar.
Atatürk Müzesi’ni de gezen Kraliçe, Atatürk’ün özel eşyasıyla yakından ilgilenir ve “Atatürk’ün büyük adam olduğunu bilmek için Türkiye’ye gelmeye lüzum yoktu; fakat bu kadar yakışıklı olduğunu ilk defa görüyorum. Bilhassa gözleri ve kaşı insanı çok etkiliyor. Giyimine dikkatli ve zarif bir zevki varmış. Özellikle frak kendisine çok yakışıyor…” demekten kendisini alamaz.
İnönü ile görüşme
Anıtkabir ziyaretinden sonra Kraliçe’ye Ankara’nın altın anahtarı sunulur. Daha sonra kentteki bazı müzeleri gezen Kraliçe, öğle yemeğini Büyükelçilik’te İngiliz Milletler Topluluğu’na mensup ülkelerin büyükelçileriyle yer.
Kraliçe ve ailesi, saat 15.00’de Ankara Hipodromu’na gider. İyi bir binici olan Kraliçe, atlara özel ilgi gösterir. Kraliçe adına düzenlenen bu at yarışını, Kraliçe II. Elizabeth ile Cumhurbaşkanı Sunay birlikte izler. Kraliçe saat 17.15’de Camlı Köşk’te CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ile yarım saat görüşür. Daha sonra yayımlanan bazı anılara göre, bu görüşmede Kraliçe, resmî kuralların dışına çıkarak İnönü’ye saygı ve özenini gösteren bir tutum sergiler. İsmet Paşa’nın Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’nın dışında tutmasından övgüyle söz eder ve Türkiye’yi maddi kayıplar vermekten kurtardığına işaret eder. Kraliçe, çay servisini kendisi yapar. Görüşmeden ayrılırken de Kraliçe, iki yıl sonra (25 Aralık 1973) 89 yaşında vefat edecek olan İnönü’nün koluna girer ve onu Camlı Köşk’ün dış kapısına kadar eşlik ederek uğurlar.
Çankaya Köşkü’nün üst salonunda sınırlı sayıda davetlinin katıldığı bir yemek verilir. Resepsiyonda, Kraliçe II. Elizabeth’e 180 yıllık tarihi bir hilal broş, kızı Anne’e hasır bilezik, eşi Philip’e gümüş leğen armağan edilir. Kraliçe de, Başbakan Erim’den başlayarak üst düzey 22 devlet görevlisine “Lord” ve “Şövalye” unvanları verir. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a 18 kişilik “Blind Earl” marka porselen meyve takımı, Bayan Sunay’a üzeri pırlanta taşlı altın bir broş hediye edilir.
İzmir’den Kuşadası ve Efes’e
Kraliçe ve ailesi, 20 Ekim saat 10.50’de Esenboğa Havalimanı’ndan, Cumhurbaşkanı Sunay’ın da katıldığı askerî törenle uğurlanır. Kraliçe ve beraberindekileri taşıyan özel uçak saat 12.00’de İzmir Çiğli Havaalanı’na iner. Şehir merkezine geçerken Kraliçe’ye yol kenarlarına dizilen halk yoğun ilgi ve sevgi gösterir. 27 kilometrelik yol, 1 saati aşan bir sürede zorlukla tamamlanır. Büyük Efes Oteli’ne yerleşen Kraliçe ve beraberindekilere, İzmir Valisi bir yemek verir. Kraliçe’yi ziyarete gelenler, saat 15.00’de Efes Oteli bahçesinde karşılanır. Kraliçe İngiliz Uluslar Topluluğu vatandaşlarıyla bir araya geldikten sonra, Türk-İngiliz işbirliğiyle kurulan BMC fabrikasını ziyaret eder. Bu ziyaretten sonra, adını kendisinin verdiği Kraliyet yatı “Britannia”ya geçer. Saat 18.30’da yatta resmî kabul töreni düzenlenir. Kraliçe ile beraberindekiler gece 21.00’de “Britannia” yatı ile kentten ayrılır. İki savaş gemisinin eşliğindeki Kraliyet yatı, Kuşadası’na geçer.
Kraliçe Elizabeth, 21 Ekim saat 10.00’da yattan bir motorla Kuşadası’nda karaya çıkar. Limandaki gemiler, Kraliçe’yi düdük çalarak selamlar. Aydın Valisi tarafından karşılanan Kraliçe, öğrenciler tarafından çiçek yağmuruna tutulur, halk oyunları ekipleri yerel oyunlardan örnekler sunar. Halkın yoğun tezahüratı altında Kraliçe, Efes Antik Şehri’ne gider ve Selçuk Müzesi’ni ziyaret eder.
Geçemedikleri Çanakkale’de
“Brittannia”, 22 Ekim sabahı bir kruvazör eşliğinde limandan ayrılır. Çanakkale Boğazı’nda top atışlarıyla karşılanan Kraliçe ve ailesi, Gelibolu Yarımadası’na gelişinde, askerî törenle karşılanır. Kraliçe, öncelikle Çanakkale Şehitler Anıtı’na çelenk koyar. Anıt şeref defterine, “İki ulusun birbirine karşı ebedi bir saygı kazandıkları Gelibolu Savaşlarında şehit olanlara layık bir anıt” diye yazan Kraliçe, Fransız mezarlığını ziyaretinin ardından İngiliz mezarlığına geçer. Mezarlığın girişinde Kraliçe’yi, Çanakkale Savaşlarına katılmış İstanbul’da yaşayan iki İngiliz asker karşılar. Kraliçe daha sonra Yeni Zelanda ve Avustralya mezarlıklarını da ziyaret ederek Kraliyet yatına döner.
Kraliçe, Gelibolu’daki ziyaretleri sonrasında Fransa Cumhurbaşkanı, Avustralya ve Yeni Zelanda Genel Valileri ile İngiltere’deki Gelibolu Derneği Başkanı’na duygularını ileten telgraflar çeker. Kraliçe Elizabeth, bu telgrafında; “Bu günümü sakin kıyılar, tepeler ve anıtlar arasında Gelibolu’da geçirdim. Zihnim beni pek çok kahramanın, şerefli ve cesur bir hasım karşısında hayatlarını feda ettikleri 1915 yılının farklı görüntüsüne iletti. Bugün eşim, kızım ve Türk hükümeti temsilcileriyle 56 yıl önce burada kahramanca hayatlarını feda edenlerin hepsinin karşısında tazimlerimi sunmaktan gurur duydum” dediğini iletmektedir söz konusu muhataplarına…
Dolmabahçe’de
Kraliçe ve beraberindekiler, 23 Ekim saat 11.05’de Dolmabahçe’de, İstanbul Valisi ve eşi tarafından resmî törenle karşılanır. Kraliçe ve ailesi, Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaretinden sonra Şale Köşkü’ne gider. Kraliçe’nin konvoyuna, Beşiktaş ile Dolmabahçe arasında yolun kenarlarına dizilmiş ellerinde Türk ve İngiliz bayrakları tutan ilkokul öğrencilerince sevgi gösterisinde bulunulur.
Okul ziyaretleri
Şale Köşkü’nde dinlenen Kraliçe, 12.15’te Nişantaşı’daki İngiliz Erkek Ortaokulu’nu (English High School for boys) ziyaret eder.[*] Beyoğlu’da eğitim veren İngiliz Kız Ortaokulu’nun (English High School for girls) öğrencileri de, Nişantaşı’daki bu ziyarette bulunurlar. Eşi Westminster Dükü Philip ve kızı Prenses Anne’in de katıldıkları okul ziyaretinden sonra Kraliçe, Şale Köşkü’ne döner. Kraliçe, saat 15.32’de, bir konkurhipikte “Prenses Anne” ve “Edinburgh” adına düzenlenen yarışmaları izler. Kazananlara kupalarını aile fertleri verir. Boğaz Köprüsü inşaatına giden Prens Philip, yetkililerden, proje hakkında bilgi alır. Akşam Başbakan Nihat Erim, Yıldız Şale Köşkü’nde Kraliyet ailesine yemek verir.
Mehter Takımı’ndan marşlar
İstanbul’daki ikinci gününde Kraliçe ve ailesi, İngiliz Konsolosluğu’nda St. Helena Kilisesi’nde düzenlenen dinî ayine katılır. Sultanahmet’e geçen Kraliçe ve beraberindekiler, Ayasofya’yı gezer; hayranlığını gizlemeyen Kraliçe, “Harika ve tarih dolu bir yapıt” der.
Topkapı Sarayı’na geçen Kraliçe’ye, iç avluda Mehter Takımı gösteri sunar. Öğle yemeği Saray bünyesindeki Mecidiye Köşkü’nde yenilir. Yemekten sonra Harem bölümü ilk kez Kraliçe için özel olarak açılır. Hünkâr Sofrası’nda sanatçı Münir Nurettin Selçuk şefliğinde 20 dakikalık bir konser dinlenir. Hırka-i Saadet dairesi, Üçüncü Ahmed Kütüphanesi ve Hazine dairesini gezen Kraliçe’nin Topkapı Sarayı ziyareti yaklaşık 4 saat sürer.
Camiye terlikle giriyor
Topkapı Sarayı’ndan yürüyerek Sultan Ahmed Camii’ne geçen II. Elizabeth, Cami girişinde ayakkabılarını çıkarır ve kendisine verilen terliği gülümseyerek giyer. Caminin iç mimarisi ve süslemeler hakkında bilgi alan Kraliçe, daha sonra “Brittannia”da Başbakan Erim ve eşi onuruna akşam yemeği verir.
Kraliçe, ziyaretinin son günü, 25 Ekim Pazartesi sabahı, Kariye Camii’ne gider; mozaiklere hayran kalan Kraliçe, “Burasının ayrı bir havası var; Ayasofya’dan daha sıcak daha küçük ama insanı sarıyor” der. Kariye Camii müzesinden ayrılan Kraliçe ve beraberindekiler, o zamanki adıyla Yeşilköy (Atatürk) Havalimanı’ndan gider ve buradan askerî törenle uğurlanır. II. Elizabeth’e, Cumhurbaşkanı ve Hükümet adına Dışişleri Bakanı Osman Olcay “iyi yolculuklar” diler. Kraliçe II. Elizabeth, Türkiye’den ayrılırken, Cumhurbaşkanı Sunay’a da “gördüğü samimi hüsnükabulün mutlu hatıralarını” berberlerinde götürdüklerini belirten bir mesaj gönderir.
Kraliçe II. Elizabeth’in, Türkiye’yi, son ziyareti 2008’dedir. Kraliçe’nin Türkiye ziyaretleri, her açıdan son derece başarılı geçer; iki ülke ilişkilerinin daha da gelişmesine katkı sunan önemli bir adım olarak artık tarihteki yerini alır. (*) Türk basınında ilk kez yayımlanan fotoğraflar için, Ressam Aydan Baktır’ın arşivinden yararlanılmıştır. Teşekkür ederiz.