Fenerbahçe’den işgalcilere 100 yıllık tokat
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından İtilaf Devletleri zırhlıları 13 Kasım 1918’de İstanbul Boğazı’na demirledi.
Fenerbahçe yönetimi, umutsuzluk içindeki halkın moralini yüksek tutmak amacıyla “futbol meraklısı” İngiliz ve Fransız işgal güçlerine maç teklif edilmesini kararlaştırdı. İlk maç işgalden on bir gün sonra Fransızlar ile yapıldı ve Fenerbahçe maçı 3-1 kazandı.
Fransız General Franchet d’Esperey’in 8 Şubat 1919’da beyaz bir atın üstünde törenle İstanbul’a girişinden sonra, generali getiren zırhlının takımıyla 16 Mart 1919’da yapılan maçı, Fenerbahçe bu kez 5-1 kazanmayı başardı. İyi hazırlanamadıklarını bahane ederek rövanş isteyen Fransız takımı 7-0’lık skorla hezimete uğramaktan kurtulamadı. İşgal güçlerine yenilgiler tattıran Fenerbahçe’ye halk büyük ilgi gösteriyor ve Fenerbahçe Türk halkının sahalardaki temsilcisi hâline geliyordu.
Fenerbahçe, 30 Mart 1919’da İngiliz denizcilerini 6-1, İngiliz Lightning’i 3-1, 27 Nisan 1921’de Irish Guard’ı 5-1 yeniyor; gazeteler, “İngilizler, Fenerbahçe’ye yine yenildi” başlığını atıyorlardı. Fenerbahçe, Fransız Deniz-Kara Karması’nı da 11-0 gibi farklı skorla yeniyordu. İngiliz takımları da artık Fenerbahçe’nin karşısına en iyi oyunculardan kurulu karma takımlarla çıkıyor, ancak sonuç pek değişmiyordu. Anadolu’ya silah ve cephane
Fenerbahçeliler, bu arada Anadolu’da süren Kurtuluş Savaşı’na; Kurbağalıdere ve Kuşdili çayırındaki kulüp binalarından silah, cephane ve insan kaçırılmasına yardımcı olmaya başlamışlardı. “Fenerbahçe-Kuruluştan Kurtuluşa” belgeselinde yer alan bilgiye göre, Fenerbahçe’nin gizli çalışmalarda bulunduğunu öne süren İngiliz işgal güçlerinin komutanı General Harington, kulübü kapattırdı, ancak tepkiler karşısında 70 gün sonra açılmasına izin vermek zorunda kaldı.
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, Lozan görüşmelerinin de sonuna yaklaşılmıştı. İstanbul’u terk etmeden önce “kendisine saha içinde ve dışında sıkıntılar yaşatan Fenerbahçe”ye ders vermek isteyen General Harington, İstanbul’daki en güçlü İngiliz takımlarının en iyi oyuncularından bir takım oluşturdu. İşi şansa bırakmak istemeyen Harington, özel olarak çalıştırılan bu takımı, İngiltere’den getirilen dört profesyonel oyuncuyla takviye etti. “Gardler Karması” diye adlandırılan takım, gazetelere ilan vererek, Türk takımlarına meydan okudu. Basın, 1 metrelik gümüş kupa konulan karşılaşma çağrısına geniş yer veriyordu. Fenerbahçe’den cevap gecikmedi ve çağrıyı 24 Haziran 1923’te kabul ettiğini duyurdu. 29 Haziran 1923’te Taksim Stadı’nda yapılacak ve prestij mücadelesine sahne olacak maç, Lozan’da da merakla bekleniyordu. Galibiyetten emin olan Harington, Malta Valisini de maça çağırmıştı. Lozan’dan kutlama telgrafı
Fenerbahçe maça, o sezon İstanbul Cuma liginde gol yemeden 58 gol atarak şampiyon olduğu “Şekip (Kulaksızoğlu), Hasan Kamil (Sporel), Cafer (Çağatay), Kadri (Göktulga), İsmet (Uluğ), Fahir (Yeniçay), Sabih (Arca), Bedri (Gürsoy), Alaattin (Baydar), Ömer (Tanyeri) ve Zeki Rıza (Sporel)’den” oluşan on biriyle çıktı. Maçın ilk dakikalarında Fenerbahçe ataktı, Zeki Rıza’nın şutu direğin yanından dışarı çıkmıştı. İngilizler 30. dakikada maçın ilk golünü attı ve ilk yarı bu sonuçla bitti. Fenerbahçe ikinci yarıya ayakkabısının sıkması sonucu sakatlanan Bedri’den yoksun çıktı. 10 kişi mücadele eden Fenerbahçe, Zeki Rıza ile 60. dakikada beraberliği sağladı. Bedri de sahaya döndükten sonra 74. dakikada Harington’ın hayallerini yıkan golü de Zeki Rıza, İngiliz karmasının ağlarına gönderdi.
Halk sokaklara döküldü; İsmet Paşa (İnönü), Lozan’dan Fenerbahçe’ye kutlama telgrafı çekti. Fenerbahçe, yaklaşık beş yıl süren işgal sırasında, İtilaf Devletleri takımlarıyla yaptığı 50 maçın 41’ini kazandı, 4’ünde berabere kaldı, yalnızca 5’ini kaybetti.